İzmir geçen yıldan beri 5. İktisat Kongresi için Ankara'da etkin bir lobi çalışması yürütüyor. Cumhurbaşkanı Gül'den DPT'nin bağlı olduğu Bakan Cevdet Yılmaz'a kadar konuyla ilgili kim varsa hepsine bu talep iletildi ve olumlu yanıt alındı. Yani her şey yolunda. Ancak İzmir'de giderek güçlenen "Ankara bizi engelliyor" lobisi kongre konusunda da harekete geçmiş durumda. DPT'nin kongreyi İzmir'de düzenlemeyeceği yönünde rivayetler dolaşıyor kentte. Oysa kongrenin 2007-2013 yıllarını kapsayan 9. Kalkınma Planı'nın sona ereceği 2013'ten önceki bir tarihte yapılmasına DPT'nin bir itirazı yok. Sadece kesin tarih belirlenecek. Amaç 2020 yılına kadar uygulanacak 10. Kalkınma Planı'na ışık tutacak nitelikte, uluslararası boyutu ile kendinden söz ettirecek bir organizasyon gerçekleştirmek. Bakan Yılmaz'ın daha önce Yeni Asır'a yaptığı, "5. İktisat Kongresi'ni gündemimize aldık. Kongrenin daha önce olduğu gibi ekonomi politikalarına ışık tutacak nitelikte olmasını hedefliyoruz. İçeriğinin, gerçekleştirilme biçiminin, kongrede ele alınacak konuların ve izlenecek metodolojinin günümüz koşullarına uygun olarak değiştirilmesi gerekiyor" açıklamasını hatırlatmakta fayda görüyorum. Yani Ankara'da kimsenin işi gücü bırakıp, "Bu kongreyi İzmir'e vermeyelim" dediği yok. Sadece burada işler orada olduğundan biraz daha farklı yürüyor o kadar.
Kılıçdaroğlu'nun İzmir planı, Sav'ın düğünü
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun bir sürpriz olmazsa 9 Eylül'de İzmir'e geleceğini yazmıştım. O sürpriz gerçekleşti ve Kılıçdaroğlu programına 9 Eylül'den önce bir İzmir ziyareti daha ekledi. CHP lideri tarihi henüz netleşmemekle beraber Temmuz'un ikinci haftası İzmir'de olacak. Bakırçay Havzası'ndaki yerleşim bölgelerinin ağırlıkta olacağı programın ardından Balıkesir'e geçecek. CHP'nin 2 numaralı adamı Önder Sav cephesinde ise şu sıralar düğün telaşı yaşanıyor. Sav'ın bankacılık eğitimi alan kızı Burcu, bu pazar günü inşaat mühendisi Serdar Onaran ile evleniyor. Bilkent Otel'deki düğün için aralarında Deniz Baykal'ın da bulunduğu çok sayıda partiliye davetiye gönderildi. Sav'ın kızının düğününe İzmir'den de çok sayıda katılım olması bekleniyor. Baykal'ın düğüne gelip gelmeyeceği şu an itibariyle belirsiz. Kurultay sürecinde yara alan 53 yıllık Baykal-Sav dostluğunun üzerindeki kara bulutları bu düğün dağıtır mı dersiniz?
Erten'den CHP notları
Geçtiğimiz hafta CHP MYK'nın İzmirli üyesi Abdulrezzak Erten'e biraz gecikmeli de olsa hayırlı olsun ziyaretine gittik. 2002 yılından bu yana milletvekili olarak hizmet verdiği İzmir'de, 8 yıl içinde partinin en güçlü adamı konumuna gelen Erten'in genel merkezdeki ofisi ziyaretçilerle dolup taşıyor. Kurultay sonrasında Türkiye genelinde partiye üyelik başvurularının adeta patladığını anlatan Erten, "Vatandaşların CHP'ye müthiş bir ilgisi var. Teşkilatlara 200 bin form gönderdik. 2 haftada 50 bini doldurulmuş olarak geldi" diyor. Erten'e göre bu ilgi önümüzdeki günlerde katlanarak büyüyecek. CHP'de yeni dönemde toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak bir siyaset anlayışının hakim olacağını kaydeden Erten, sohbetimiz sırasında kurultaydan sonra henüz gidemediği İzmir'i çok özlediğini söylüyor. Bugüne kadar bir türlü fırsat bulup seçim bölgesine gidememiş. Genel Merkez'deki yoğunluğuna bakılırsa o fırsatı bir süre daha bulamayacakmış gibi görünüyor.
MESAM'ın gözü turistik işletmeler ve eğlence yerlerinde
Türkiye'de sanatçıların örgütlendiği en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olan MESAM'da Faruk Demir dönemi başladı. Yeni Asır okuyucularının yakından tanıdığı Demir, 10 parmağında 10 marifeti olan, tuttuğunu koparan bir insandır. Sanat camiasının yıllardır kördüğüm olan telif hakları sorununun Demir döneminde çözüleceğinden hiç şüphem yok. Zaten o da vakit kaybetmeden sahaya inmek ve sanatçıların bugüne kadar hep görmezden gelinen telif haklarını AB standartlarına yükseltmek amacında. Almanya ve İngiltere'de yılda 300-400 milyon euro, 9 milyonluk Yunanistan'da ise 90 milyon euro telif parası toplandığını, bu rakamın Türkiye'de ise 20 milyon dolar civarında olduğunu anlatan Demir, "Milyonlarca insanın dilinde, gönlünde yer etmiş şarkıların, türkülerin sahipleri maalesef yokluk içinde yaşıyor. Huzurevlerinde kalan, hastane köşelerinde ölümü bekleyen, otobüse binecek parası olmayan sanatçılarımız var. Bu düzen artık değişmeli" diyor. MESAM ilk iş olarak müzik yayını yapan turistik işletmeler ve eğlence yerleri ile telif hakları konusunda yeniden masaya oturacak. Kıyamet de o zaman kopacak. Hadi hayırlısı.