Rüzgar gibi geçti 2010. Siyasette yıkılmaz sanılan kalelerin bir anda tuzla buz olabileceğini gördük. 12 Eylül'le geç de olsa hesaplaştık. Darbe anayasasından sivil anayasaya geçiş sürecinin sancılarını fazlasıyla hissettik. Ama değiştik. Farkında olalım ya da olmayalım kimse kaçamadı bu karşı konulamaz değişimden. 2011 işte bu değişimin daha da hızlanacağı, iyiden iyiye ete kemiğe bürüneceği bir yıl olacak. Başbakan Erdoğan, Haziran'daki seçimden istediğini alırsa Başkanlık Sistemi'nin önü tamamen açılacak. Cumhurbaşkanı Gül'ün görev süresinin 5 mi, yoksa 7 yıl mı olacağına ilişkin belirsizlik seçimden sonra ortadan kalkacak. Bugünden yarına tahminde bulunmak çok zor ama, Erdoğan Türkiye'nin halk tarafından seçilmiş ilk başkanı olmaya çok yakın. Sistemdeki değişiklik sadece devletin zirvesiyle sınırlı kalmayacak. Sivil ve gerçek manada demokratik anayasayı yapacak Meclis'i 2011'de seçeceğiz. Olası ve yeni bir seçim başarısızlığı muhalefetteki dengeleri bu kez MHP'yi de içine alacak şekilde değiştirecek. Siyasette yeni yüzlerin, yeni oluşumların boy göstereceği bir döneme hazırlıklı olun. Yeni Türkiye'nin yol haritası 2011'de çiziliyor. Haziran'a kadar bütün kavga o haritayı kimin çizeceğini belirlemek için verilecek. O nedenle bu kış Ankara'da her zamankinden daha sert geçecek.
Erdoğan'dan işaret bekleyen 14 il başkanı
AK Parti'de milletvekili olmak isteyen il başkanları 15 Ocak'ta görevlerinden istifa ediyor. Parti yönetimi aday olmayı düşünen başkanlara liste garantisi vermiyor. Ancak 81 il başkanından 14'ü hariç tamamının gözü vekillikte. Kalan 14 başkan ise istemediklerinden değil, Başbakan Erdoğan'dan gerekli izni koparamadıkları için aday olamayacaklar. Çünkü onlar aday olmama şartıyla geçen yıl yapılan kongreden sonra il başkanlığı makamına oturmuşlardı. O 14'ün içinde İzmir, Balıkesir ve Uşak il başkanları da var. İl Başkanları 14 Ocak'ta Ankara'da toplanacak. Erdoğan'ın teşkilata seçim startını vereceği toplantıda, 14 başkandan bazıları adaylık için nabız yoklayacak. Küçük de olsa bir şansları var. Parti yönetimi gerek görmesi durumunda 14 ilden bazılarında mevcut başkanları da aday gösterebilir. İzmir'in çiçeği burnunda İl Başkanı Ömer Cihat Akay da bu isimlerden biri olur mu dersiniz?
Zeybekci'ye AK Parti'den destek, MHP'den eleştiri
Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci'nin, yerel yönetimlerle ilgili radikal önerileri geçtiğimiz haftanın en önemli tartışma konularından biriydi. İl genel meclisleri ve belediye meclislerinin iptal edilmesi, il meclisi kurulması, valilerin yetkilerinin artırılması gibi değişikler, Türkiye'de yıllardır tartışılan "merkezin bazı yetkilerinin yerele devredilmesi"nde bir ilk adım olabilir. Ege'yi aşıp Türkiye genelinde konuşulan Zeybekci açılımını, üç büyük partinin yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcılarına sordum. AK Partili Hüseyin Tanrıverdi, iktidarları döneminde belediyelerin yetki ve sorumluluk alanını genişleten kapsamlı değişikler yaptıklarını hatırlatarak söze başladı. "Yerel yönetim reformu devam eden bir süreçtir. Çünkü ihtiyaçlar ne zamanla ne de yasalarla sınırlıdır" diyerek açılıma yeşil ışık yaktı. MHP cephesinden yükselen ses ise biraz farklı. Genel Başkan Yardımcısı Metin Çobanoğlu'na göre, merkezin yetkilerinin kısıtlanıp, yerele aktarılması "küçük devletçikler" oluşmasına neden olacak kadar tehlikeli bir süreci başlatabilir. Çobanoğlu, belediyelerin en önemli sorunun yetkilerinin artırılması değil, kaynak yetersizliği olduğunu düşünüyor. Ana muhalefet CHP'nin ise bu konuda maalesef bir görüşü yok. Kendisi de eski bir belediye başkanı olan Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Volkan Canalioğlu, işlerinin yoğunluğundan olacak bir açıklama yapmamayı tercih etti. CHP'nin elinde 3 büyükşehir, 19 il ve 168 ilçe belediyesi var. Canalioğlu'nun görüşlerini en az bizim kadar, onlar da öğrenmek istiyorlardır sanırım.