Seçim sürecinin başında partilerin 2023 vizyonu ve projelerini konuşuyorduk. Sonrasında ne olduğunu anlamadan kendimizi kaset skandalları ve porno tartışmalarının içinde bulduk. Yeni haftaya ise Nostradamus'un kehanetlerini aratmayan deli saçmalarıyla girdik. Önümüzdeki 2 hafta içinde bir liderin öldürüleceği, Devlet Bahçeli'nin 6 Haziran'daki Diyarbakır mitinginde saldırıya uğrayacağı, seçimden sonra Türk-Kürt çatışması çıkacağı gibi akla ziyan kehanetler ortalıkta uçuşuyor. Bu arada Ankara'da uçkuruna sahip olamayan ne kadar politikacı varsa, hepsini bir şekilde kameraya kaydettikleri anlaşılan malum çete de boş durmuyor. Son icraatları kendi kendileriyle röportaj yapıp, Bahçeli'ye seçim sonrası için gözdağı vermek oldu. -Yeni dönemde MHP'de yaşanacak değişimi görmek için siyaset alimi ya da Nostradamus olmaya gerek yok.- Bütün bu karmaşa ve yaşanılan akıl tutulması maalesef liderler dahil hepimizi etkisi altına aldı. Meydanların diliyle Türkiye'nin seçim sonrasındaki olası gündemi örtüşmüyor. Oysa bu süreçte yeni anayasa, sivilleşme, partilerin Kürt sorununa ilişkin çözüm önerileri ve 2023 projeleri daha çok konuşulmalıydı. Ama bunu yapamadık. Bu ülkenin artık statükoyu ve ırkçılığı reddeden, merkeziyetçi olmayan, yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda herkes hemfikir. Ancak nedense meydanlarda bu konu yeterince gündeme gelmiyor. 12 Haziran'dan sonra Türkiye'de kasetler değil, yeni anayasa tartışılacak. Siyasiler kalan 12 günde kitabın biraz da bu kısmından konuşmalı.
Sosyal medyada hangi parti önde?
İnternet ve sosyal medyanın geniş kitleler üzerindeki etkisi bu seçim döneminde adeta test edilip onaylandı. İnternetten yayınlanan kasetlerle irtifa kaybeden MHP, sosyal medyayı sallayan "Püskevit" fırtınasıyla ayakta kaldı. Türkiye, dünyanın en çok internet kullanan 12'nci, en çok facebook hesabı bulunan 2'nci ülkesi. Peki siyasi partiler bu büyük tanıtım mecrasını yeterince doğru kullanabiliyor mu? Bu sorunun yanıtı rakamlarda gizli. Alexa verilerine göre Twitter ve facebook'ta hakkında en çok konuşulan parti, AK Parti. Onu CHP ve MHP izliyor. Ancak AK Parti, sosyal medyayı kullanmada CHP ve MHP'nin gerisinde. Partinin web sitesinden sosyal ağlara yönelik bir bağlantı bulunmuyor. Siteden Recep Tayyip Erdoğan'ın resmi Twitter ve facebook hesaplarına ulaşılamıyor. CHP'de ise Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte partinin web sitesindeki trafik yüzde 170 artmış. Siteden "Kılıçdaroğlu'nu izleyin" başlığını tıklayarak CHP liderinin facebook ve Twitter hesaplarına ulaşılabiliyor. Kılıçdaroğlu'nun facebook'ta 165 bin, Twitter'de ise 33 bini aşkın takipçisi var. MHP de sosyal medyayı etkin kullanan partilerden. Siteden "Ses Ver Türkiye" başlığı altında Bahçeli'nin sosyal medya hesaplarına ulaşmak mümkün. Bahçeli'nin facebook'ta 28 bin, Twitter'de ise 65 bine yakın takipçisi var. Sosyal medyada partilerin hali böyle.
Babacan'a EXPO sitemi
Aylar süren EXPO 2020 adaylık yarışında, İzmir'e en net ve sürpriz sayılabilecek destek Ali Babacan'dan gelmişti. Başbakan Yardımcısı Babacan, Ankara'nın köklü ailelerinden birine mensup. Üstelik Ankara milletvekili. Zafer Çağlayan ve Cemil Çiçek gibi Ankaralı bakanların İzmir'in adaylığına karşı çıktığı bir dönemde, Babacan'ın verdiği destek çok önemliydi. Ankara iş dünyası çok istediği EXPO adaylığını İzmir'e kaptırınca, faturayı siyasilere kesti. Özellikle Babacan'ın tavrına çok içerlediklerini hiç saklamadılar. Geçtiğimiz hafta AK Parti Ankara adayları, Ankara Sanayi Odasını (ASO) ziyaret etti. Söz döndü dolaştı EXPO'ya geldi. ASO Başkanı Nurettin Özdebir, toplantıya gecikmeli olarak katılan Babacan'a basının önünde "Sayın Bakan genellikle bizim birçok toplantımızda eksik oluyor. EXPO'da da Ankara'yı değil İzmir'i destekledi. Belki bulunduğu konum itibariyle böyle davranmak zorunda kaldı" diyerek sitemde bulununca salonda buz gibi bir hava esti. Babacan, bu siteme bir karşılık vermedi. Sessiz kalarak durumu idare etmeyi bildi. Bu olayda gösteriyor ki, Ankara'nın EXPO acısı daha uzun bir süre dinmeyecek.