Gazeteler iyi sattığını düşündükleri için olacak, ataması yapılmayan öğretmen adayları ve imza toplamayı artık bir yaşam biçimi haline getiren CHP'li muhalifleri sayfalarından hiç eksik etmiyor. Son derece haklı ve masum bir taleple hemen her gün bir şekilde kendilerini hatırlatan gençlere hiçbir itirazım yok. Onların tek amacı geleceklerini kurtarmak. Ancak bırakın kendilerini, torunlarının geleceğini dahi en az 10 kez kurtarmış eski politikacıların koltuk hırsıyla gündemi işgal etmelerinden çok sıkıldım. Bu insanlar keşke Kılıçdaroğlu'nu devirmek için gösterdikleri çabanın yarısını parti ellerindeyken iktidar olmak için gösterebilselerdi. Abartmıyorum, CHP'lilerin CHP'ye yaptığı kötülüğü düşmanları bile yapmaz. İstanbul, Ankara ve İzmir'de sözde il yönetimlerine karşı başlatılan muhalefet hareketinin asıl amacı Kılıçdaroğlu'nu yıpratmak ve partiyi yeniden ele geçirmek. Perde arkasından örgütlere "Kılıçdaroğlu gidici" mesajları gönderiyorlar. Türkiye'de ve dünyada önümüzdeki 50 yılı şekillendirecek büyük dönüşümler yaşanırken CHP'yi kendi iç gündemine dönmeye mecbur bıraktılar. Başbakan Erdoğan'ın uluslararası arenada tüm üçüncü dünya ülkelerinin lideri olarak gösterildiği bir konjonktürde, Kılıçdaroğlu kimin, nerede, kaç imza topladığını takip etmekle meşgul. CHP lideri boşuna "Partinin ideolojisi kalmamış" demedi. İdeolojisi olan adam sırf koltuk gitti diye kendisini var eden partisinin altını oymaya çalışmaz. Atanamayan öğretmenlere bir çare bulunur ama bu yapıyla, bu malzemeyle CHP'nin işi zor. Hem de çok zor.
Komünistler Meclis'te
Soğuk savaş döneminin unutulmazlarından biri Celal Bayar'ın "Bu kış komünizm gelecek" sözleriydi. Komünizm hiç gelmedi Türkiye'ye. 1960'lı yıllarda 15 milletvekili ile Meclis'i sallayan TİP'in ardından, dünyaya gerçek manada soldan bakan milletvekili bile olmadı bu ülkenin. Ta ki 2011 yılına kadar. Cumartesi günü Meclis'in açılışında tüm gözler 'Emek, Demokrasi ve Barış" bloğu listesinden milletvekili seçilen Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel ve Sırrı Süreyya Önder'in üzerindeydi. Kürkçü'nün yakasındaki karanfiller 68 kuşağının yitip giden gençlerine Ankara'dan yollanan sağlam bir selam olarak kayıtlara geçti. Meclis çatısı altında politika yapma şansını yakalayan sosyalist milletvekillerini çok önemsiyorum. Malum bu ülkenin ana muhalefet partisi uzunca bir süredir ekonomi, eğitim, kültür, sağlık, dış politika ve çalışma hayatına ilişkin ayakları yere basan politikalar üretemiyor. Bütün enerjisini parti içi mücadelede harcıyor. Yeni Meclis'te CHP'nin kapatamadığı o boşluğu 3 sosyalist milletvekili doldurabilir. İşte o zaman ana muhalefet partisinde esas değişim ve dönüşüm süreci de başlar. Türkiye'de kendini sol olarak tanımlayan seçmen bugüne kadar mecburiyetten CHP ile birlikte hareket etti. Oysa mevcut CHP'nin sol ile uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı gün gibi ortada. Olsaydı Kürkçü, Tüzel ve Önder Meclis'e BDP desteğiyle değil, CHP çatısı altında girerdi. CHP'li milletvekilleri içinde dünyaya soldan bakanların sayısı bir elin parmaklarından az. Çoğunun kartvizitinde 'işadamı' yazıyor. Sermaye düşmanı falan değilim. Ancak vekillerini genellikle Beyaz Türklerden seçen bir partinin kendini sol olarak adlandırmasını doğru bulmuyorum. CHP yeni dönemde kabuğunu kırıp günün koşullarını uygun, emekten ve özgürlüklerden yana politikalar üretemezse Kürtlerden sonra sol seçmeni de kaybeder. Kimse aslı dururken taklidine oy vermez.
Ajanda
-BDP'li milletvekilleri yemin etmedikleri için bloke edilen 44 bin lira tutarındaki 3 aylık maaşlarını 15 Ekim'de alacak.
- AK Partili belediye başkanlarına yurt dışına çıkarken Genel Merkez'e bilgi verme şartı getirildi.
- Bulgaristan'ın ırkçı partisi ATAKA'nın yayın organında, Başbakan Erdoğan ve İzmir Milletvekili Rifat Sait 'Yeni Osmanlıcı' olarak tanımlandı.
-CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, üzüm üreticilerinin sorunlarını bir soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı.
Duvar yazısı
Aynı yolu beraber yürüdüğümüzü sandığımız insanlar, aslında bize sadece gidecekleri yere kadar eşlik ediyorlar.