• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Türkiye'nin muhalefet sorunu

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20.12.2011, 00:00
Ne terör, ne işsizlik ne de ekonomik kriz. Türkiye'nin en öncelikli sorunu muhalefet. CHP ve MHP artık muhalefete alıştı. İkisinin de iktidar olmak gibi bir hedeflerin kalmadığını doğrulayan onlarca örnek var. En yakın tarihlisi geçen hafta yaşandı. Milyonlarca üniversite mezunu genç işsiz gezerken, TBMM'ye 30 kişi sınavsız ve kadrolu olarak alındı. İçlerinde CHP, MHP ve BDP'liler de var. Milletin vergisiyle dolgun maaş ve ömür boyu iş garantisine kavuşan bu kişilerin tamamı ya vekillerin akrabası ya da danışman ve sekreterleri. CHP'li Grup Başkan vekilleri Muharrem İnce ve Akif Hamzaçebi, hem sekreter hem de danışmanlarını kadroya aldırdı. MHP ve BDP'de de kadrolar ulufe dağıtılır gibi eşe dosta paylaştırıldı. 30 kişilik kontenjanın yarısı ise iktidar partisine ayrıldı. Hiçbir konuda anlaşamayan siyasilerin iş Meclis'e adam aldırmaya gelince, uzlaşmaz çelişkileri bir yana bırakıp dayanışma içerisine girmeleri sizce de göz yaşartıcı değil mi? Operasyonun Meclis'e personel alımını sınav şartına bağlayan değişiklikten hemen önce yapılması da manidar. Bugüne kadar iktidar partilerinin Meclis'e adam alırken muhalefete de kontenjan ayırması görülmüş şey değil. Durduk yerde kimse kimseye böyle bir fırsatı altın tepsi içinde sunmaz. 15 kadro için CHP, MHP ve BDP'nin hangi konularda ne tavizler verdiğini bilmek hepimizin hakkı. Gazetecilere her fırsatta yandaş-yalaka damgası vuracaksınız, Meclis kürsüsünden tüyü bitmemiş yetim hakkı edebiyatı ile nutuk atacaksınız ve sonra dönüp yakınlarınız için iktidar partisi ile kadro pazarlığına oturacaksınız! Yoldan çıkmaya bu kadar meyilli bir muhalefet olmaz. Böyle muhalefet oldukça AK Parti en az 20 yıl daha iktidarı kimselere kaptırmaz.

Yaşar Kemal'in ödülü

KONUŞAN FOTO
YÖK eski Başkanı Prof. Özcan: O şimdi özgür...
Fransa'nın Macar asıllı lideri Sarkozy'yi anlamak için bir kullanım kılavuzuna ihtiyaç var. Nedeni anlaşılamayan aşırı dozdaki Türk düşmanlığı iki ülke arasındaki ilişkileri kopma noktasına getirdi. Ülkesinde "Ermeni soykırımı yoktur" diyenlerin 1 yıl hapis ve 45 bin euro para cezası ile yargılanmasını öngören yasa tasarısını açıktan destekliyor. Öte yandan Yaşar Kemal'a Fransa'nın en büyük ödülü olan "Legion d'Honneur" nişanının verilmesini sağlayan da yine kendisi. Türk edebiyatının koca çınarı Yaşar Kemal için "Legion d'Honneur" çok önemli olabilir. Ancak ben kendi adıma Türkiye'nin bu kadar köşeye sıkıştırılmak istendiği bir dönemde bu ödülü reddetmesini beklerdim. Dünyada hiçbir ödül Türkiye'nin kırılmak istenen onurundan daha kıymetli değil. Yaşar Kemal'in almayı reddettiği bir ödül Sarkozy'ye bu dönemde verilebilecek en güzel ders olurdu. Maalesef bu şansı kullanamadık...

Vurun gazeteciye
Gazetecilik zor ve çileli bir meslek. Gazeteci etiketiyle iş takibi yapanları saymazsak, meslektaşlarımızın neredeyse tamamı son derece düşük maaşlarla ve iş güvencesi olmadan çalışır. Bazen atladığınız bir haber, bazen yazdıklarınızı beğenmeyen bir siyasinin müdahalesi ile kapı önüne konmanız vakayı adiyedendir. Kimi durumlarda ise kaba güçle sizi yola getirmeye kalkan tipler çıkar karşınıza. Tıpkı Bugün Gazetesi'nin CHP muhabiri Ezelhan Üstünkaya'nın başına gelen olayda olduğu gibi. Piyasadaki en tecrübeli CHP muhabirlerinden biri kabul edilen Üstünkaya, partinin gençlik kolları başkanı İrfan İnanç Yıldız ve bir arkadaşına CHP'li Kuşadası Belediyesi'nin temizlik ihalesini kazanan firmadan maaş bağlandığı iddialarını haberleştirir. Haberin öznesi konumundaki Yıldız'ı da arar ve onun "İddialar doğru değil" şeklindeki görüşlerini de yayınlar. Ancak Yıldız habere öfkelenir. Yanına vekil danışmanı arkadaşını da alarak gazetenin Meclis'teki bürosunu basar. Karşısındakinin bir gazeteci, bir kadın olduğunu dikkate almadan hakaret ve tehditler savurur. Daha da ileri giderek üstüne yürür. Rezalet polisin müdahalesi ile son bulur. Yıldız, İzmirli bir genç, makine mühendisi. Son derece özel ve önemli bir makamı temsil ederken sebep olduğu skandal affedilmeyecek cinsten. Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin'in basına yaklaşımını biraz gözlemlese böyle bir harekette bulunmazdı. Kılıçdaroğlu saldırıya uğrayan muhabiri bizzat arayarak özür diledi. Partinin imajını yerle bir eden iki kendini bilmezin hatasını telafi etmek ona düştü. Yazık çok yazık...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA