İsrail'in 2012'de İran'ı vurma planlarının deşifre olduğu bir dönemde Türk medyası yine hararetle CHP'yi tartışıyor. Aslında son derece boş ve gördüğü abartılı ilgiyi hiç hak etmeyen bir tartışma bu. İhtirasları ve intikam hisleri akıllarının önüne geçmiş adamlar yıllardır bize aynı oyunu izletiyor. Bu oyunun sahnesi de oyuncuları da hiç değişmiyor. 10 yılda iki yerel, iki genel seçim ve bir referandum hezimeti yaşayan partide hala kimse "Biz nerde hata yapıyoruz" sorusuna yanıt aramıyor. Varsa yoksa parti içi iktidar mücadelesi. Bir dönem Deniz Baykal için "Kendisi iyi ama yakın çevresi kötü" denilirdi. Şimdi benzer şeyler Kılıçdaroğlu için söyleniyor. CHP önceden nispeten kendi kontrolündeki yargı ve ordu sayesinde ana muhalefette de olsa etkili bir partiydi. Ancak o günler geride kaldı. CHP'nin bundan sonra yapması gereken gerçek bir sosyal demokrat parti olarak yoluna devam etmek. Son seçimde CHP'ye oy veren 11 milyon seçmenin büyük bölümünün beklentisi de buydu. Maalesef seçimin üzerinden 8 ay geçmesine rağmen bu beklenti karşılanamadı. Parti içi iktidar mücadelesinin gözlerine perde indirdiği arkadaşlar farkında değil ama bu gidişin sonu iyi değil. CHP kurultaya gizli kaset tehditleri ve kayyum tartışmalarının gölgesinde gidiyor. Son kavga kurultay gündeminin belirlenmesi mevzusunda koptu. 361 imzayı toplayan muhalifler "Kurultayın gündemini biz belirleriz" diyor. Kılıçdaroğlu ekibi ise tam tersini savunuyor. Hukukçulara göre kurultay imzalar sonucu belirlenmiş gündemin dışına çıkarsa, CHP kayyuma devredilebilir.Bu iddiaya dayanak olarak Yargıtay'ın daha önce Saadet Partisi için verdiği karar gösteriliyor. Cumhuriyeti kuran partiyi koltuk hırsıyla getirdikleri nokta maalesef bu. Ve bu ihtimalin gerçekleşme olasılığı her iki tarafı da hiç ama hiç rahatsız etmiyor. Eğer CHP kayyuma devredilirse, atanacak heyetin başına Mümtazer Türköne getirilsin. Emin olun o bile partiye bu sözde CHP'lilerden daha az zarar verir.
Türk müteahhitlerinin tek rakibi Çin
Geçtiğimiz cuma günü Türkiye Müteahhitler Birliği'nin (TMB) 60. kuruluş yıldönümü nedeniyle verilen resepsiyondaydık. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başta olmak üzere çok sayıda seçkin davetli o gece Ankara Sheraton Otel'de buluştu. TMB Başkanı Emin Sazak'ın ev sahipliği yaptığı gecede Türk müteahhitlerinin ekonomiye sağladığı katkının hangi boyutlara ulaştığına şahitlik ettik. İlk olarak 1970'li yıllarda yurtdışına açılan Türk müteahhitleri, günümüzde 100'ü aşkın ülkede 6 bin 500 projede boy gösteriyor. 40 yılda aldıkları ve çoğunu tamamladıkları işlerin parasal büyüklüğü 205 milyar dolara ulaşmış. Çin'in ardından dünya ikinciliği bizim müteahhitlerde. Emin Sazak'ın verdiği bilgiye göre müteahhitlerimiz her yıl yurtdışında ortalama 20 milyar doların üzerinde proje üstleniyor. Kısacısı onlar devler liginin baş aktörleri arasına çoktan girmişler. Cumhurbaşkanı Gül de yaptığı konuşmada müteahhitlerin hakkını teslim etti. Gül'ün "Dış dünyada Türkiye'nin bayrağını siz dalgalandırıyorsunuz. Yaptığınız eserlerle gurur duyuyoruz" sözü salondan büyük alkış aldı. 60. yıldönümlerini kutlayan müteahhitlere bir müjde de hafta sonu Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'dan geldi. Libya'da iş yapan 140'tan fazla Türk müteahhitinin 400 milyon dolarlık alacağının tahsilinde sorunlar aşıldı.
