• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Çankaya savaşı kızışıyor

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20.03.2012, 00:00
Beklenen haber dün öğle saatlerinde düştü ajanslara. CHP'li Emine Ülker Tarhan, Cumhurbaşkanı Seçim Kanununu bu hafta Anayasa Mahkemesine götüreceklerini açıkladı. 2014 senaryolarının
ortalıkta uçuştuğu bir dönemde yapılacak bu başvuru çok önemli. Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı'nın görev süresini 7 yıl olarak belirleyen kanunu iptal ederse bugüne kadar yazılıp çizilen tüm senaryolar çöpe gider. Olası bir iptal durumunda bu yılın Ağustos ayında Köşk seçimi yapılacak.
CHP daha kanunun çıktığı gün iptal için müracaatta bulunacağını açıklamıştı. Başvuruyu neden bu kadar geciktirdiklerini bilmiyoruz. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı seçimini soran gazetecilere verdiği, "Köşke bizim adayımız seçilir" cevabı oldukça manidar.
Dün bir gazetede yayınlanan " Halk Çankaya'da kimi görmek istiyor" anketinin zamanlaması da en az Kılıçdaroğlu'nun cevabı kadar dikkat çekici. Yukarılarda bir yerlerde Köşk meselesinin enine boyuna masaya yatırıldığı ve sürpriz ittifaklar için zemin arandığı çok açık. Tam bir çok bilinmeyenli denklem haline gelen Çankaya düğümünü Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar çözecek.
Mahkeme kanunu iptal etmezse Başbakan Erdoğan için zaten 'dikensiz gül bahçesi' kıvamında olan Çankaya yolu ardına kadar açılacak. İptal durumunda ise bütün hesaplar değişecek. Peki Türkiye'nin geleceğini belirleyecek o kararı alacak mahkeme kimlerden oluşuyor? Enteresan bir yapısı var mahkemenin. Başkan Haşim Kılıç dışındaki 16 üyeden 7'sini Ahmet Necdet Sezer, 9'unu Abdullah Gül atamış.
Gül'ün atadıklarından 4'ü Yargıtay, Askeri Yargıtay ve Danıştay tarafından belirlenen üyeler. Salt çoğunluğu sağlamak için 9 üyenin oyu şart. Eğer karar iptal yönünde olursa Ağustos'ta bir değil iki sandık birden önümüze konulabilir. Sürprizlere hazırlıklı olun.

Yetenek sensin Türkiye

"Dizi izlemem, sadece belgesel ve haberleri takip ediyorum" diyenler ülkesi Türkiye'de, trajikomik bir olay yaşandı geçen hafta. Çok izlenen bir yarışma programında iki ayaklı rakiplerini geride bırakan bir dört ayaklı, ülkenin 'en yetenekli' şahsiyeti seçildi. Sonuç şaşırtıcı mı? Kesinlikle değil. Bugüne kadar bilimde, sanatta, sporda, edebiyatta, sinemada kayda değer başarısı olmayan Türkiye'nin en yeteneklisinin bir 'köpek' olmasına neden şaşırıyoruz ki? Hatırlayacaksınız bu ülkenin 6 kez olimpiyatlara gönderdiği ve her seferinde elemeleri dahi geçemeden yurda dönen milli yüzücüsü de kariyerinin en parlak başarısına benzer bir yarışmada ulaşabilmişti. Hiç kompleks yapmayalım. Bizim standartlarımız maalesef bu. 90 yılda dünyanın en iyi 100 üniversitesi içerisine -o da bu yıl- sadece ODTÜ'yü sokabildik. Burun kıvırdığımız İran'ın sinemacıları dünyayı kasıp kavuruyor, biz 'Recep İvedik' serileri ile avunuyoruz. Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk dışında adından söz ettiren başka bir edebiyatçımız yok. Yetenek yarışması adındaki kepazeliklere katılanların neredeyse tamamının bütün numarası birilerini taklit etmek. Ne acıdır ki, hiçbiri " Yahu ben insanım, bir köpekle yarışmayı kendime hakaret kabul ederim" deme erdemini gösteremiyor. Sonuçta 'başkası olmayıp kendisi olan' sevimli köpek hepsini madara ediyor ve birinciliği kapıyor. Malum şu aralar hararetle eğitim sistemini tartışıyoruz. Köpeklerle yetenek yarışmasına giren ve kaybeden insanların yaşadığı bir ülkede eğitim sistemi değişse de olur, değişmese de. 90 yılda 75 milyon yeteneksiz yetiştirmişiz her yaştan. Ne kadar övünsek azdır!

DUVAR

Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.
"BALZAC"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA