• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Sarkozy'yi arama ihtimalimiz

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08.05.2012, 00:00
Fransa'da Sarkozy'yi sandığa gömen sosyalist Hollande'nin devlet başkanı seçilmesine niyeyse çok sevindik. Oysa 2007 yılından beri kötü bir seyir izleyen Türkiye-Fransa ilişkilerinde 'gelenin gideni aratacağı' bir dönemin eşiğinde olabiliriz.
Hollande'den önce Fransa'da devlet başkanı seçilen son sosyalist lider François Mitterand'dı. PKK'nın uluslararası arenada özgürlük için savaşan masum bir halk hareketi muamelesi görmesi onun döneminde gerçekleşti. "Kürdistan ikinci vatanım" diyen Fırst Lady Danielle Mitterand, o dönemde bizi Sarko'dan daha mı az çıldırttı? Kürtler Madam'ı o kadar çok sevdi ki, öldükten sonra Kuzey Irak'a heykelini bile diktiler. Ayrılıkçı Kürtler ile Fransız sosyalistleri arasındaki bağlar her dönem çok kuvvetli olmuştur. Fransa'da yaşayan Kürt kökenli seçmenlerin pazar günü Hollande'nin seçilmesi için nasıl cansiperane bir çalışma yaptıklarını merak edenler sosyal medyaya bakabilir.
Sarko, Ermeni meselesinde kafa olarak neredeyse Hollande de oradadır. Seçim kampanyasında Ermenilere verdiği mesajlar Sarko'yu bile kıskandıracak sıcaklıktaydı. Kendisinin daha önce de Türkiye'den Kürtlere saygı talep ettiği ve AB'ye tam üyelik için bunu şart koştuğu biliniyor. Sarko'nun Ermeniler üzerinden Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak istemesi tamamen bir iç politika stratejisiydi.
Sosyalist Hollande ise Ermeni ve Kürt meselelerinde Türkiye'ye karşı daha çok ideolojik bir yaklaşım sergileyecektir. Yani Fransa, yeni dönemde yumuşak karnımız olan bu iki konu üzerinden bizi sıkıştırma konusunda çok daha hevesli olacaktır. Tabi önümüzdeki günlerde yapılacak parlamento seçimlerini de unutmamak lazım. Aşırı sağcı Le Pen, parlamento seçimlerinde daha da kuvvetlenirse Fransa ile ilişkilerimiz farklı bir boyut kazanabilir.

Karayılan Meclis'e girer mi?

TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in tutuklu milletvekillerinin serbest kalması için başlattığı girişim yeni anayasa için muhalefete verilen bir sus payı mı? Ankara'da şu sıralar cevabı en çok merak edilen sorulardan biri bu. Tutuklu vekillerin durumu AK Parti içinde yoğun bir şekilde tartışılıyor. Başbakan Erdoğan'a yakın isimlerden Nihat Zeybekçi'nin "Tutuklu vekiller serbest kalmamalı" açıklaması bence hafta sonunun en dikkat çekici çıkışlarından biriydi.
Sadece o değil, Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ da bu girişime tepkili, hatta öfkeli. "Tutuklu vekilleri serbest bırakmadan önce yapılması gereken çok önemli bir iş var" diyor ve anlatıyor o işin ne olduğunu: "Bugünkü yasalarla onlarca kişiyi öldüren ama hüküm giymemiş birinin, aday olup sonra da Meclis'e girmesi mümkün. Terör örgütünün liderlerinden Murat Karayılan'ın herhangi bir mahkeme tarafından verilmiş cezası yok. Bir dahaki seçimde aday olup seçilse bunu engelleyecek, Meclis'in şeref ve haysiyetini koruyacak yasal bir engel mevcut değil."
Özdağ, sıra dışı bir politikacı. Doğru bildiğini ve inandığını söylemekten çekinmez. AK Parti içinde onun gibi düşünen ama bunu dile getirmekten çekinen çok sayıda vekil olduğunu biliyorum. Onlar susma hakkını kullansın biz Özdağ ile devam edelim: "Türkiye Cumhuriyeti'ni bölmek için örgüt kur, eylem yap, Anayasa'sını, marşını, bayrağını tanıma, her türlü kışkırtmayı yap, sonra da Meclis yasa çıkarsın, elini kolunu sallayıp çık. Bir de milletin vergileriyle saltanat sür. Bunu kimse bu topluma izah edemez. Bu, tutukluları aday yapanların tam da istedikleri şeydir. Bu düzenleme ile Meclis'in itibar ve kalitesinin artacağını sananlar yanılıyorlar. Tutuklu milletvekillerinin üçü hariç geriye kalanlar BDP milletvekili. BDP'liler İstiklMarşı okumuyor, vekillik rozeti takmıyor, 'Biz Türkiye'nin vekili değiliz.' demek istiyorlar. Hiçbir millbayrama iştirak etmiyorlar, saygı göstermiyorlar. Şimdi bunlara birkaç milletvekili daha ilave etmenin bir faydası olacağını zannetmiyorum. Kime faydası olacak? Bunlara birkaç ilave yapmak için hukuku, yasaları bu kadar esnetmenin ne manası var? Düzenleme BDP'nin gafletini ve ihanetini büyütmekten başka bir işe yaramayacak. Meclis Başkanı bir daha düşünsün."
Ne dersiniz, Özdağ'a 'yüzde yüz haksız' demek mümkün mü?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA