Sivas'ı tartışmak

AK Partili Ali Aşlık'ın Sivas olaylarının yıldönümünde Meclis kürsüsünden yaptığı konuşma çok tartışıldı. Aşlık'ın 35 kişinin yanarak can vermesine neden olan sanıkların avukatlığını üstlenmesi değil, katliamın yıldönümünde Meclis kürsüsüne çıkmasıydı aslında tartışmayı bu kadar büyüten. Dün telefonda sordum: Özellikle mi çıktınız kürsüye? "O günün olayların yıldönümü olduğunu bile bilmiyordum. CHP'li vekil İzmir'le ilgili bir iddiayı gündeme getirince grup yönetimimiz benim cevap vermemi uygun buldu." AK Parti grup yönetiminin toplumun bu kadar hassas olduğu bir konuda, üstelik Sivas olaylarının yıldönümünde böyle bir hataya imza atması bence büyük bir yanlış. Aşlık, her ne kadar tecrübeli bir politikacı olsa da neticede dilin kemiği yok. Orada sarf edeceği ve yanlış anlaşılabilecek bir sözcük dahi uzun zamandır sahneye konmak istenen Alevi-Sünni kavgasının fitilini ateşleyebilirdi. Aşlık, davanın sadece ilk duruşmasına katıldığını, müvekkiliyle hiç görüşmediğini ve davadan çekildiğini söylüyor. Meclis kürsüsünden dile getirdiği ancak o hengamede gümbürtüye giden bir cümlesine dikkat çekiyor: "Türkiye'de Alevilerin de Sünnilerin de dedesi Horasan erenleridir, bizim aslında temelimiz birdir." Sivas olaylarının PKK'ya alternatif arayan dış mihraklar tarafından sürekli gündemde tutulmak istendiği ve asıl amacın Alevi vatandaşların haklarını savunmak olmadığı görüşünde. Son olarak, "Hiç pişmanlık duydunuz mu Sivas sanıklarının avukatlığını yapmış olmaktan?" diye sordum. Hiç pişmanlık duymadığını, Sivas'ta önceden planlanmış bir oyunun hayata geçirildiğini söyledi ve ekledi: "Bir avukat herkesi savunabilir, sonuçta hükmü verecek olan hakimdir. Niye pişman olayım?" Yorum sizin...

Hangi 12 Eylül
TBMM'de görüşmeleri tamamlanan 3. yargı paketi, o dönemde işledikleri suçlardan dolayı halen cezaevinde bulunan bazı mahkumların serbest bırakılmasına imkan tanıyor. O mahkumlar arasında kamuoyunda Bahçelievler Katliamı olarak bilinen 7 TİP'li gencin öldürülmesinden sorumlu tutulan Haluk Kırcı ve arkadaşları da var. CHP bu düzenlemeye karşı çıktı ama Meclis'ten geçmesine engel olamadı. Partinin sol kanadından Musa Çam, kürsüden iktidar partisi vekillerinin vicdanına seslendi: "Katillerin dışarıya çıkarılması için özel olarak düzenlenmiş olan bir maddeyi kabul etmek mümkün değildir. Vicdanlarınıza sesleniyorum, yapmayın, bir katilin erken tahliyesine oy vermeyin arkadaşlar. Öldürülen 7 tane TİP'li öğrencinin, Kemal Türkler'in karısının ve çocuklarının acılarını lütfen hissetmenizi diliyorum." CHP'li vekile cevap o maddenin mimarı AK Partili Selçuk Özdağ'dan geldi. "12 Eylül öncesinde bir solcu 3 cinayetten hüküm giydiyse bile 1 kez idam cezasına çarptırıldı. Solcu mahkumlar daha sonra infaz yasasında yapılan değişikliklerden yararlanarak yıllar önce tahliye oldu. Buna karşılık aynı suçu işleyen ülkücülere her bir cinayet için ayrı ayrı idam cezası verildi. Ülkücüler bu sebeple tahliye olamadı. Bu düzenleme ile yapılan, işte bu eşitsizliğin giderilmesidir. Yoksa hiç kimseye 'sen bu suçları işlemedin' veya 'suçsuzsun' denmiyor. Ben öldürülen 7 TİP'li öğrencinin de, Kemal Türkler'in de ailelerinin acısını paylaşıyorum. Peki siz Adana'da kaldıkları lojmanda aynı anda öldürülen 6 ülkücü öğretmenin ailelerinin acısını paylaşıyor musunuz? Manisa'da öldürülen MHP İl Başkanı Cemil Çöllü'nün ailesinin acısını paylaşıyor musunuz?" Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere sonu olmayan bir tartışma bu. Her iki taraf da meseleye kendi dünya görüşü çerçevesinden bakıyor. 12 Eylül'le hesaplaşmak işte tam da bu yüzden kolay bir iş değil. Darbe anayasasını yüzde 92 oyla onaylayan vatandaş ne diyor acaba bu tartışmalara?

Konuşan fotoğraf Ve Meclis tatile girdi. Aydın Milletvekili Semiha Öyüş uykuya yenik düştü.

CHP'yi bölen düğün
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu hafta sonunda oğlunu evlendirdi. Tesadüfe bakın ki bir gün sonra da Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın oğlunun düğünü vardı. Bakan Yıldırım, parti ayrımı yapmadan TBMM'deki tüm vekilleri oğlunun düğününe davet etti. Kocaoğlu ise davetli listesini biraz dar tutmuş olmalı ki, kendi partisinin bazı İzmir milletvekillerine dahi davetiye göndermedi. Bu duruma vekillerin hayli bozuk olduğunu ve sekreterleri vasıtasıyla düğüne kimlerin çağrıldığını öğrenmeye çalıştıklarını biliyorum. Özel kalemin bir ihmali mi bilinmez; Alaattin Yüksel, Mustafa Moroğlu, Hülya Güven, Oğuz Oyan ve Mehmet Ali Susam dışında hiçbir CHP İzmir milletvekiline düğün davetiyesi gelmemiş. Aslında hepsine demek belki de yanlış. Musa Çam'ın sekreteryası 3 gündür o davetiyeyi bulamadı. Ya kaybettikleri için ya da gelmediğini söylemek istemediklerinden bu konudaki soruma bir cevap vermediler.

Ege'nin başarılı vekilleri
ORC Araştırma Şirketi Meclis'in en başarılı 50 milletvekilini seçmiş. Araştırma 20-28 Haziran tarihleri arasında 81 il, 455 ilçe ve bunlara bağlı 1385 yerleşim biriminde 17 bin 955 kişiyle yüz yüze görüşülerek yapılmış. Katılımcılara illerinin milletvekillerinin isimlerinin yazılı olduğu bir kart verilmiş ve başarılı buldukları isimleri söylemeleri istenmiş. Katılımcılara çoklu cevap hakkı tanınmış. Araştırma sonuçlarına göre en başarılı vekil CHP'li Gürsel Tekin çıkmış. Tekin benim CHP içinde en çok takdir ettiğim ve parti yönetiminde mutlaka yer alması gerektiğini düşündüğüm bir isim. CHP'nin halka dokunan, halkla iç içe olmayı samimiyetle başarabilen birkaç vekilinden biri. Ancak geride kalan yasama döneminde Meclis çalışmalarına katıldığı gün sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu sonuca bakılarak deneklerin vekilleri tanınırlıklarına göre değerlendirdiği anlaşılıyor. Gelelim araştırmada ilk 50'ye girmeyi başaran Egelilere. Listenin 6. sırasında Denizli'den Nihat Zeybekci var. İzmir Milletvekili Oktay Vural 15, Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak 23 ve Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi ise 41. sıradan listeye girmiş. Darısı diğerlerinin başına.