• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Vekillerin 1 yıllık karnesi

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25.10.2012, 00:00
Bayram günü vekillerin keyfini kaçırmak gibi bir niyetim yok ama, Demokrat Parti Basın Merkezi'nden gelen bir maile kayıtsız kalamadım. DP'nin genç lideri Gültekin Uysal, 24. Dönem Milletvekillerinin performans raporunu çıkartmış. Bende son derece ciddi bir çalışma olduğu izlenimi bırakan raporun sonuçlarına geçmeden önce birkaç tespitte bulunmak zorundayım. Çünkü kimseye haksızlık yapmak istemiyorum. Bu tip çalışmalar faydalı olmakla beraber tek başına bir milletvekilinin performansını ölçmeye yeterli değildir. Örneğin rapora göre Meclis'te koca bir dönem boyunca hiçbir faaliyeti yok görünen ve bankamatik vekil ilan Nimet Baş, yaklaşık 1 yıldır Darbeleri Araştırma Komisyonu'nda çalışıyor. Üstelik hakkını teslim etmek lazım tüm komisyon üyeleriyle beraber sıkı bir çalışma içinde. Tıpkı Baş gibi bankamatik vekil olmakla itham edilen Deniz Baykal'ın herhangi bir soru önergesi ya da kanun teklifinin olmaması son derece normal. 7 dönemdir parlamentoda olan Baykal'ın yeni vekiller gibi kendini gösterme çabası içine girmesini beklemek pek mantıklı değil. Performans raporları aslında iktidardan çok muhalefet milletvekillerinin karnesi olma özelliği taşır. Çünkü siyasetin yazılı olmayan kuralları iktidar partisi milletvekillerine soru önergesi verme, kendi başlarına kanun teklifi hazırlama ve canları isteyince kürsüden konuşma hakkı tanımaz. Muhalefet partilerinde dahi kürsüden konuşacak hatibin kim olacağına genelde grup başkanvekilleri karar verir. Bir de raporda vekillerin devam durumuna ilişkin bir veri yok. Bu önemli bir eksiklik. Geçelim İzmirli vekillerinin performanslarına:
- İzmirli vekiller genel kurul konuşmaları ve ilk imzası bulunan kanun teklifleri bakımından Türkiye ortalamasının üzerinde, verdikleri önergeler bakımından ise altındalar. En çok kanun teklifi veren ilk üç vekil Oktay Vural (52), Mehmet Ali Susam (8) ve Rıza Türmen (7).
- Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay hariç olmak üzere, İzmirli vekillerden 8'inin tek bir kanun teklifi dahi yok.
- Sözlü soru önergelerine bakıldığında, Türkiye ortalaması 3.8 iken, İzmir ortalaması 1.03. Hülya Güven'in 15, Mehmet Ali Susam'ın 10 ve Rahmi Aşkın Türeli'nin 2 sözlü soru önergesi var. Diğer vekillerin hiçbirinin tek bir sözlü soru önergesi yok.
- Yazılı soru önergelerinde Türkiye ortalaması 18.82 iken, İzmirli vekillerin ortalaması 14.42. Yazılı soru önergelerinde MHP'li Ahmet Kenan Tanrıkulu 73 önerge ile birinci, CHP'li Alaattin Yüksel 53 önerge ile ikinci ve Rahmi Aşkın Türeli 47 önerge ile üçüncü.
- Milletvekillerinin ilk imza sahibi olduğu meclis araştırma önergelerine bakıldığında Türkiye ortalaması 1.76 iken, İzmir'in ortalaması 1.23. Hülya Güven 7 meclis araştırma önergesi ile birinci, Oğuz Oyan 4 meclis araştırma önergesi ile ikinci sırada.
- Milletvekillerinin yerlerinden aldıkları kısa sözler de dahil olmak üzere genel kurul konuşmaları değerlendirildiğinde, birinci sırada 177 genel kurul konuşması ile Oktay Vural, ikinci sırada 35 genel kurul konuşması ile Musa Çam, üçüncü sırada 29 genel kurul konuşması ile Mehmet Ali Susam bulunuyor.
- Bakanlar ve tutuklu Milletvekili Mustafa Ali Balbay olmak hariç olmak üzere, İzmir Milletvekillerinden 3'ünün tek bir genel kurul konuşması dahi bulunmuyor. Raporda bu durum için 'üzüntü verici' ifadesi kullanılıyor. Doğru söze ne denir!

Sanatçıdan siyasetçi olur mu?

Doğruluğunu teyit edemediğim ilginç bir kulis bilgisi çalındı kulağıma. CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday göstermeyi düşündüğü isimlerden biri de sinema sanatçısı Kenan İmirzalıoğlu imiş. Kendisi Ankara'da hatırı sayılır bir nüfusa sahip Bala ilçesindedir. Amcası da eski bir CHP milletvekilidir. Eğer ana muhalefet partisi bir kez daha son dakikada Murat Karayalçın'ı aday göstermek zorunda kalacaksa, İmirzalıoğlu iyi bir tercihtir. Ancak sırf popüler ve yakışıklı olduğu için bir sinema aktörü ile Ankara'da yerel seçim yarışına girmek ne derece doğru, tartışılır. Benim bildiğim Melih Gökçek, beyaz perdenin deli yüreği Kenan'ı Ankara'da çiğ çiğ yer. Gelelim yazının başlığındaki soruya. Cevabım sanatçıdan iyi siyasetçi olmayacağı yönünde. Çünkü sanatçının ruh dünyası ile siyasetin dinamikleri hiç uyuşmuyor. Bugüne kadar Meclis'e sanatçı kontenjanından giren ve iz bırakan bir tek isim hatırlıyor musunuz? (Bülent Ecevit'i bu değerlendirmenin dışında tutuyorum, çünkü istisnalar kaideyi bozmuyor.) 2002-2007 döneminde Zülfü Livaneli Meclis'teydi. Daha vekilliğinin birinci yıl dolmadan odasının üzerindeki adının yazılı olduğu tabelayı söktürmüştü. Çünkü ziyaretine gelen seçmenlerinin taleplerinden çabuk sıkılmıştı. Bir ara genel başkanlığa heveslendi, olmayınca vekilliğinin kalan kısmını yurtdışında kitap yazarak tamamladı. O dönemde Meclis'te olan bir diğer sanatçı Berhan Şimşek'ti. Onun da siyasetteki ömrü bir dönemlik oldu. Ankara'nın havasından mı, suyundan mı bilinmez kısa bir süre sonra tıpkı Livaneli gibi o da kendisini potansiyel genel başkan adayı olarak görmeye başladı. Bu yüzden olsa gerek Baykal'ın defterini dürmesi çok zaman almadı. Gelelim günümüze. Kemal Kılıçdaroğlu'nun parlamentoya taşıdığı iki sanatçı vekil var. Tolga Çandar ve Sabahat Akkiray. Kusura bakmasınlar ama kendilerini Meclis'te görmek pek mümkün olmuyor. Çandar, geride kalan 1.5 yılda Meclis'te ne bir kanun teklifi ne de sözlü soru önergesi vermiş. 5 tane yazılı soru önergesi var. Yerinden aldığı kısa sözler dahil 6 kez genel kurulda konuşmuş. Türkülerin güçlü sesi Sabahat Akkiray'ın sesini Mecliste duyan yok. Çünkü kendisi 1.5 yıl içinde bir kez olsun kürsüye çıkıp, memleketin herhangi bir sorunu üzerine fikir beyan etmemiş. 27 adet yazılı soru önergesi iki de kanun teklifi vermiş. Göründüğü üzere tablo çok parlak değil.

Yıldırım'ın dedelik heyecanı

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım şu sıralar pek bir keyifli. Nasıl olmasın, 10 gün önce dede oldu. Aslında bu mutluğu daha önce üç kez tatmıştı ama durum bu kez biraz farklı. Üç kız torundan sonra gelen dördüncü torunu erkek. Üstelik anne ve babası bebeğe Ali ismini koymuş. Dedesi ile aynı ismi taşıyan minik Ali, Yıldırım ailesine bayramı 10 gün öncesinden yaşatmış.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA