Geçen hafta bu köşede yayınlanan "Kürt siyasetinde Erdoğan depremi" başlıklı yazıdan sonra çok sayıda geri dönüş aldım.
İçlerinde dikkatimi en çok çeken İzmir'de yaşayan Kürt asıllı işadamı Alaattin Epözdemir'den gelen e-posta oldu.
Epözdemir, geçtiğimiz yıl vefat eden Kürt siyasetinin etkili figürlerinden eski bakan Şerafattin Elçi'nin çizgisine yakın bir isim.
Elçi'nin genel başkanı olduğu Demokratik Kitle Partisi'nin kurucuları arasında yer almış. İzmir Ticaret Odası Meclis Üyeliği ve Anadolu Birliği Genel Sekreterliği görevlerini üstlenmiş. Fırat'ın batısında kendine bir yaşam kuran ama bölgeyle bağlarını da koparmayan bir Kürt.
Batıda sosyalist sol ile BDP'yi birleştiren HDP'nin Kürt seçmenlerin oy verme eğilimini nasıl etkileyeceğini anlattığı e-postada siyasi partilere çok önemli uyarılarda bulunmuş.
Özellikle de CHP'ye...
"Bizim arzumuz İzmir'in kimliğine uygun özgürlükçü, demokrat, barış sürecini önemseyen kişilerin aday yapılması. Eğer böyle bir aday profili söz konusu olmazsa rahmetli Ahmet Priştina döneminden beri oy verdiğimiz CHP ile yollarımızı ayırmak zorunda kalabiliriz..."
İzmir ve batıdaki büyükşehirlerde yaşayan milyonlarca Kürt seçmenin HDP hareketini önemsediğini ve dikkatle takip ettiğini anlatan Epözdemir, CHP'ye 'adaylarınızı belirlerken bizleri de dikkate alın' mesajı veriyor.
"İzmir'deki parti kurmayları ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ne derece farkında bilmem ama bu seçimde geçmiş seçimlerden farklı bir tutum takınacağız" sözleri sanıyorum yeterince açık.
İzmir'de yaklaşık 15 yıldır CHP'yi destekleyen Kürtler, kendilerine yeni bir yol çizmeye hazırlanıyor.
'Giderlerse gitsinler' diyeceklere İzmir'deki Kürt seçmen sayısının 125 bin civarında olduğunu hatırlatırım.
Bunların tamımı olmasa bile büyük bölümü yerel seçimlerde blok halinde CHP'ye oy atıyor.
Öyle ki, 2004'te İzmir'den aday olan HEP Genel Başkanı Fehmi Işıklar yerine TİP'li Ahmet Priştina'yı desteklediler.
Onun vefatından sonra CHP ile Kürtler arasındaki ilişkiler eski sıcaklığını kaybetti.
Epözdemir'e göre, Priştina'dan farklı olarak Aziz Kocaoğlu CHP dışındaki Kürtlerle diyalog kurmuyor.
Daha çok parti içinde siyaset yapan Kürtlerle temas halinde.
Onların da İzmir'deki Kürt seçmen üzerinde fazla bir etkisi yok.
Hükümetin barış süreci ve demokratikleşme paketiyle attığı adımlar da Kürtleri, CHP'den iyice uzaklaştırmış.
Özellikle Karabağlar, Buca, Bayraklı ve Çiğli gibi Kürt nüfusa sahip ilçelerde CHP'li adayların işi eskiye göre çok daha zor.
Epözdemir, HDP'nin Karabağlar'da ılımlı, sol tandanslı bir Kürt aday çıkarması durumunda en az 20-25 bin oy alacağını iddia ediyor.
Son anketlere göre Çiğli hariç yukarıda saydığımız ilçelerde AK Parti'nin gerisinde görünen CHP bu uyarıları ne derece dikkate alır bilemem.
Ancak AK Parti'nin İzmir'deki Kürt seçmenlere yönelik kapsamlı ve titiz bir çalışma yürüttüğünü gözlemliyorum.
Özellikle İlknur Denizli, seçildiği ilk günden itibaren bu konuda çok mesafe aldı.
İzmir'de seçimin kaderini MHP oylarının belirleyeceği tezi kısmen doğru ancak Kürt oylarını da unutmamak lazım...
Cumhuriyet'e yakışır
Marmaray için 'asrın projesi' deniliyor... Üç asrın projesi demek daha doğru...
Dile kolay 1860'da gündeme geldi, 1990'larda etüt çalışmaları yapıldı, 2004'te ilk kazma vuruldu.
144 yıl konuşuldu, 9 yılda tamamlandı!
90 yıl önce toplu iğne bile üretemeyen bir ülke bugün iki kıtayı denizin altından birleştiriyorsa durup bir düşünmek lazım.
Asrın projesi aynı zamanda Cumhuriyet projesinin de başarısıdır.
Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler...
En başta da kabinenin Messi'si Binali Yıldırım'a...