NİHAN YARKENT İNCE
Toprak mühendisi olan İzmirli Ressam Fatma Elvin Öztürk'ün bugüne kadar çoğunluğu yurt dışında 27 kişisel, 150 karma sergide eserleri yer aldı.
Sanat yolculuğunda, başlangıcı temsil eden Alfa ile sonu temsil eden Omega'nın birleşiminden oluşturduğu Alfeom tekniğini geliştirdi. Bu teknik ile resimlerinde toprak görünümlü bir doku elde eden Öztürk, Mısır'ın dünya üzerinde sanat konusunda sayılı üniversitelerden biri olan İskenderiye Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin dikkatini çekti.
TEZ KONUSU OLDU
Fakültede Prof. Dr. Walid Jahin önderliğinde Ömar Senada tarafından Ressam Fatma Elvin Öztürk'ün sanatı ve eserleri tez konusu edildi.
Böylece Öztürk hem üniversite hem dünya sanat literatürüne girdi. Öztürk, "Tüm amacımız Türkiye'yi, Türk sanatını ve İzmirli biri olarak, İzmir'i duyurmak. Bu kadar emeğin boşa gitmemesi en büyük mutluluğum" dedi.
Kendisiyle toprak dokulu tekniğini ve sanat yolculuğunu konuştuk.
Resim yolculuğu nasıl başladı?
Aslında ilk resim eğitimimi küçük yaşlarda kendisi de ressam olan annem Nüket Bağra'dan aldım. Sonrasında eğitim hayatım boyunca sanatın içinde oldum ve aslında ben toprak mühendisiyim. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Mühendisliği'nden mezun oldum.
27 KİŞİSEL SERGİ
Toprağı bilmenin sanatınıza katkısı nedir?
Yalnızca toprakla ilgili değil bu konu. Eğitim hayatım çok yönlü oldu. Ankara Üniversitesi Halkla İlişkiler Uzmanlığı, aynı üniversitenin Sigortacılık ve Bankacılık bölümlerinden de mezun oldum. Sonra Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Pedagojik Formasyon yan dal aldım ve bununla da kalmadım. Ege Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı, Siyaset Okulu, Sanat terapistliği dâhil birçok eğitim programını bitirdim. Resmi ve özel kurumlarda resim ve bilgisayar öğretmenliği yaptım.
Daha sonra Kosova ve İtalya'ya giderek eğitim programları ile sanat tarihi, desen ve resim teknikleri üzerine eğitimimi geliştirdim.
Bunları yaparken ne zaman resim yaptınız?
İşte sanat böyle bir şey, ona zaman ayırmak dünyanın en önemli meselesi. Bugüne dek çoğunluğu yurt dışında olmak üzere 27 kişisel sergi, 150'ye yakın karma sergiye katıldım.
2015 yılında Amerika'da ve dünyanın birçok yerinde açılan Çanakkale 100. Yıl 3D Fotoğraf sergilerinin küratörlüğünü de yaptım. Tüm bu koşuşturma aslında bir anlamda sanat açısından da sizin için iyi bir besin kaynağı oluyor.
Geliştirdiğin teknik nedir?
Sanatta köklerimizden beslenerek yol alırken özgün olmamız da gerekiyor. Ben buna inanıyorum. Toprak mühendisliği ve resim eğitimlerinin bir getirisi olarak ortaya çıktı. Tekniğin adı Alfeom. Ben adını öyle koydum çünkü alfa ve omeganın birleşiminden geliyor.
Başlangıç ve bitişi temsil ediyor. Aynı zamanda benim kullandığım doku malzemesyle resmin üzerinde toprak görünümü veriyor. Bu toprak görünümü de başlangıç ve sonu temsil ediyor. Yanı bu yaratım sürecinin hepsi birbirine bağlı.
Ortadoğu kapısı nasıl açıldı?
Ben sanat çalışmalarımı birçok ülkede yürütüyorum.
Türkiye, Balkan ülkeleri, İtalya,Yunanistan, İngiltere, Mısır, Bahreyn, Karadağ (Montenegro), Amerika bunların arasında yer alıyor. İskenderiye Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Prof. Dr. Walid Jahin önderliğinde Ömar Senada, benim sanatımı ve eserlerimi tez konusu edindi. Bu da tekniğimin üniversite ve dünya sanat literatürüne girmemi sağladı.
Önümüzdeki sene içerisinde de benden üniversite ile kişisel bir sergi açmamı bekliyorlar.
Ortadoğu'da böyle bir oluşum doğmuş oldu.
GELECEK NESİLLERE
Sırada ne var?
Böyle ödüller ve etkinlikler hedefi hem biraz ürkütüyor hem de hedef koymakta daha da ilerliyoruz. Dünyanın birçok yerinde sergiler açıyorum ama artık yönüm biraz daha Mısır'a dönük olacak. İki tane Kosova'dan davetim var. Bir hafta önce de Niğde'de uluslararası bir çalıştay organize ettik.
Öğrenciler ile ressamları buluşturmak amacıyla birçok proje içerisinde bulunmak istiyorum.
En büyük amacım çocuklara ve gençlere sanatı götürmek. Bizden sonraki kuşaklara da birşey vermek lazım.
MALZEMELERİN PATENTİ DE BENİM
Tekniği sadece siz mi kullanıyorsunuz?
Evet, bu tekniği sadece ben kullanıyorum. Malzemelerin de patenti bana ait. Kendi ürettiğim malzemeler bunlar. Resimlerimi bu malzeme ile kaplayıp üzerlerinde kendi eskizlerimi çalışıyorum. Hem teknik hem de üstündeki eskizler birebir bana ait. Tamamen kendi yaratım sürecimden çıkıyorlar.
Amacım Türk sanatını duyurmak
Çok mutlu oldum, içim içime sığmadı. 2012 senesinde İtalya'da dünya 3.'lük ödülüm var bu teknikle. 7 kuşaktır sanatla uğraşan bir ailenin var olduğu bir müzede ödül vermişlerdi.
Daha sonra bir de Ortadoğu'dan böyle bir şey gelmesi beni çok gururlandırdı. Mısır İskenderiye Üniversitesi dünyanın ilk beş üniveristesinden biri sanat alanında.
Tüm amacımız Türkiye'yi, Türk sanatını duyurmak. İzmirli biri olarak, İzmir'i duyurmak.
Bu kadar emeğin boşa gitmemesi en büyük mutluluğum.