ERCAN AKGÜN
4x4 rock grubunun İzmirli solisti Deniz Tuzcuoğlu, solo olarak çıkardığı "Kader İzmir'den Yana" şarkısıyla İzmir'e olan özlemini dile getirdi. Parçanın klibinde bile İzmirli oyunculara yer veren Tuzcuoğlu, "Klipte tanımadığım insanlar rol yapsın istemedim. Gerçekten İzmir'de olmayı isteyip de İstanbul'da çalışmak zorunda olan kişileri oynamalarını istemedim. Bu şarkıyı anlayabilecek ve yakın olan arkadaşlarımı seçtim" dedi.
İstanbul'un yaşanabilir bir kent olmaktan çıktığının altını çizen Tuzcuoğlu, "İstanbul'da bir klip çekelim dedik, Caddebostan'dan Beylerbeyi'ne 1,5 saatte gittik. Korkunç bir süre. Burada Göztepe'de evimden çıkıyorum, İnciraltı, Sahilevleri'ni geze geze 30 dakikada Urla'ya gidiyorum. Göztepe'de sahilde hiçbir şey yapmadan oturmak bana o kadar huzur veriyor ki. O an kafamın içini boşaltıyorum" dedi. Deniz Tuzcuoğlu ile keyifli bir röportaj yaptık.
Deniz kaç yıldır müzik sektöründesin?
İlk sahneye çıkmam 1991 yılıydı. Sonrasında profesyonel olarak para kazanmaya 1995 yılında başladım.
4x4 Grubu'yla ne zamandır berabersin?
Onlarla ilk olarak 2006'da albüm projesi için bir araya geldik. 2 albüm yaptık. Güzel bir kimya oluştu. Gruplar hep evlilik gibidir ya, o da böyle iyi bir evlilik olmuştu.
Boşanmadınız değil mi?
Yoo boşanmadık, o grup devam ediyor. 4x4 daha kült bir müzik grubu olmaya başladı. İnsanların bizden beklentileri "Oo adam nasıl gitar çalmış, bateriyi ne kadar sert kullanıyor" olmuştu. Gençler bizi örnek alıyordu. 4x4 o kulvarda devam edecek, biz de kafamızda yapmak istediğimiz müzik türlerini ve aranjeleri Deniz Tuzcuoğlu olarak gerçekleştireceğiz.
SAMİMİYETSİZ OLURDU
Grup hala 4 kişi mi?
- Yok, biraz daha büyüdü. 6-7 kişi olduk.
Senin üyesi olduğun bir grubun var fakat "Kader İzmir'den Yana" şarkısını solo olarak çıkardın. Sebebi neydi?
- Bu şarkıyı dinleyicilere grupla anlatamazsın, saçma olurdu. Bunun solo olması gerekiyordu. Zaten bütün ekip İzmirli değildi. Sadece Alp Tiner ile ben İzmirliyiz. Bütün hikayeyi grup yaşamış gibi anlattığında samimiyetsiz bir şey olacaktı.
Parçanın çıkış tarihi neydi?
6 Ocak'ta çıktı. Ne yazık ki 5 Ocak'ta İzmir Adliyesi'nde yaşanan terör olayının hemen ertesi günü çıkmıştı. Aylar öncesinden her şeyimizi ona göre ayarlamıştık ve böyle bir talihsizliğin yaşanacağını bilemiyorduk tabii ki.
Şarkının çıkış tarihiyle ilgili tepki aldın mı o dönemde?
- Hiç kötü bir tepkiyle karşılaşmadık. Bu benim sanki İzmir'e "Geçmiş olsun" dileğim gibi bir şey oldu. Beni tanıyanlar, yakın çevrem ve sosyal medyadaki takipçilerim, İzmir'i ne kadar çok sevdiğimi iyi biliyorlar. Göztepe'de oturuyorum fakat İzmir'in her yerini severim.
Şarkı rock tarzında mı oldu?
Yo, rockla hiç alakası yok. Neredeyse alaturka bir çalışma oldu. Bu şarkı için 4x4'ün rockçı solisti gömleğimi bir kenara bırakıp, İzmir ile alakalı bir şey olsun ve herkesin anlayabileceği, dinleyebileceği bir şarkı olmasını istedim. Parçada mutlaka bir cümbüş olsun düşüncesindeydim.
Kırıka Grubu üyelerinden Salih Nazım Peker, "Cura çalacağım" dedi. Cura da bir Ege sazıdır. Etnik bir çalışma oldu. Alaturkalığı da oradan geliyor.
Söz ve müziği sana mı ait?
- Evet.
Klibi çekilmiş miydi?
- Çekildi ve yayınlanıyor. Cenkhan Alkaya çekti. Birgen Engin, Burak Altay ve Zeynep Kumral oynadı. Bu kişilerin hepsi benim öğrencilik zamanımda Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü'nden arkadaşımdı. Halen de önemli dizilerde oynuyorlar. İzmirli insanlar olsun istedim ve onları seçtim. Klipte tanımadığım insanlar rol yapsın istemedim. Gerçekten İzmir'de olmayı isteyip de İstanbul'da çalışmak zorunda olan kişileri oynamalarını istemedim. Bu şarkıyı anlayabilecek ve yakın olan arkadaşlarımı seçtim.
MASADA SİTEM
Klipte neyi anlatıyordun?
- Bir masada arkadaşlarımla veda yemeğinde buluşuyorum. Sonra herkes bir kartpostal bırakıyor. Birisi oradan kalkıp İzmir'e gidiyor. Bir nevi İzmir özlemini ve İstanbul'a olan sitemi anlatıyoruz.
Çok mu özledin İzmir'i?
Bayağı hem de. İstanbul yaşanır bir yer değil artık. İzmir'de de epey trafik varmış ama burada evinizden çıkıp 30-40 dakikada pek çok yere gidebiliyorsunuz.
İstanbul'da bir klip çekelim dedik, Caddebostan'dan Beylerbeyi'ne 1,5 saatte gittik. Korkunç bir süre. Burada Göztepe'de evimden çıkıyorum, İnciraltı, Sahilevleri'ni geze geze 30 dakikada Urla'ya gidiyorum. İzmir bu konuda çok avantajlı.
Göztepe'de sahilde hiçbir şey yapmadan oturmak bana o kadar huzur veriyor ki. O an kafamın içini boşaltıyorum.
Konser organizasyonları kapsamında Türkiye'nin pek çok yerini gezdim ancak bana en huzurlu şehir İzmir geliyor.
Burada hayat hala eski Türkiye gibi yaşanıyor.
Diğer grubun şarkılarını da sen mi yazıyorsun?
- İlk albümdeki 11 parçanın 8'i bana aitti. İkinci albümdekilerin tüm söz ve müzikleri benim çalışmamdı. Aranjeleri oturup bütün grup üyeleriyle birlikte yapıyorduk. Albüm çıkacağı dönem, aylarca üzerinde çalışıyorduk.
İstanbul'da sabit olarak sahne aldığınız bir yer var mı?
- Kadıköy Şaft'ta çıkıyoruz. Orası bizim evimiz gibi. 7 yıldır o mekandayız ve o kadar bize ait bir yer oldu ki; kimse gelip bizden başka bir grubun veya şarkıcının parçasını istemiyor. İnsanlar bizim parçalarımızı istiyor. Hatta kendi şarkılarımızı çalmazsak insanlar bozuluyor.
Grupta herkes müzikle mi uğraşıyor yoksa başka meslekleri olan var mı?
- Alp Tiner sadece müzikle uğraşıyor ve gitar öğretmenliği yapıyor. Bize yeni katılanlardan Burak Tozkoparan, baya bir dizi oyuncusu. "Paramparça" dizisiyle iyice meşhur oldu.
YENİ PROJE
Başka projeler var mı?
- "İzmirli Ağabeyler" diye bir albüm çıkarmak istiyorum. Tanju Okan ve Dario Moreno parçalarını yeniden seslendireceğim. Bu topraklarda yaşayıp ölmüş iki önemli müzisyen, benim için ikisi de değerli. İdol olarak da kendime örnek aldığım isimler onlar.
'DİZİ MÜZİKLERİ YAPIYORUM'
Hiç dizi ve sinema yapımlarından oyunculuk teklifi geldi mi sana?
- Ben aslında baya bir dizide konuk oyuncu olarak görev aldım. En son "Alemin Kralı" ve "Evli ve Öfkeli"de oynamıştım. Oyunculuğun dışında asıl dizi müzikleri yapmıştım.
Hangileriydi onlar?
- 2003'ten beri pek çok dizinin müziğini yaptım. Uğur Yücel'in "Canım Ailem" ve "Aramızda Kalsın" dizileri, Demet Evgar ve Emre Karayel'in "Bir Kadın Bir Erkek" komedisi gibi.