Dünya kültürü modacılar için sonsuz bir ilham kaynağı. Çok iyi biliyoruz ki birçok tasarımcı da kültürden besleniyor.
Kendi kültürü dışında keşfettiği, gördüğü başka kültürler çoğu moda tasarımcısının temel beslenme kaynağı.
Farklı kültürleri kendi çizgisi ile birleştirince de koleksiyonun tadına doyum olmuyor.
Özellikle tasarımcıların Afrika seyahatleri etnik desenler, grafik formlar, canlı renkler, deniz kabuklu ve fildişli kolyeler olarak koleksiyonlara yansıyor.
Tıpkı Marakeş tatilinden esinlenen Veronica Etro gibi. Etro'nun 2017 yaz koleksiyonu bolca Fas egzotizmi ve Afrika kokuyor. Kaftanlar, göçebe tarzı uzun entariler, şallar ve takılarla Berberi- lerin dünyasına yolculuk ediyoruz.
Proenza Schöler ve Issey Miyake'nin kabile esintili geometrik desenleri, Stelle Jean'in renkli motifleri ise Afrika'nın zengin kültürünü yansıtıyor.
2016 yazında ise Valentino muhteşem bir koleksiyona imza atmış ,masklar, pelerinler,geometrik desenli uzun elbiseler, fildişi takılar ile Afrika kabilelerinin renkli dünyasına götürerek, Afrika'nın zengin kültürünü güzel ve giyilebilir giysilerle görsel bir şova çevirmişti. Isabel Marant, Dries Van Notten, Vivienne Westwood da Afrika kültüründen etkilenip harika parçalar yaratan tasarımcılar arasında yer alıyorlar.
KABİLE YOLCULUĞU
'Aslında bu tribal esinti daha da eskilere 1960'lara kadar gitmekte.
Yves Saint Laurent'ın 67'deki rafya püsküllü etekleri ve deniz kabuklarından yaptığı üstlerle hazırladığı "Bambara' koleksiyonu Afrika kültürünün modayı nasıl etkilediğini gözler önüne seren önemli koleksiyonlardandır. Gene Missoni'nin Afrika kokan elbiseleri ve Afrika desenlerini bolca kullanan Issey Miyake ile moda dünyasının kabile yolculuğu devam eder. Ama asıl olay Jon Galliano'nun Dior'un baştasarımcısı iken Sudan kabilesi Dinkalar'dan esinlenerek hazırladığı inci bustiyer ve koleksiyonuna taşıdığı Masailerın küpe, kolye ve bilezikleridir.
Büyük ses getirdiğini söylememe gerek yok sanırım.
Donna Karan'ın 2003 koleksiyonu ise adeta Afrika kültürüne bir övgü olarak akıllarda yer etmiştir. Keza Jean Paul Gaultier'ın 2004 defilesi de öyle. Afrika'nın modayı nasıl etkisi altına aldığının güzel bir örneğini oluşturuyor. Güçlü çizgiler, geometrik baskılar, fildişi ve abanoz takılarla tasarımcılar etnik ama bir o kadar da dinamik görünümler yaratıyorlar.
İLHAM MI SÖMÜRÜ MÜ
Peki neden özellikle Afrika?
Sizce Afrika kabileleri masum birer ilham kaynağı mı? Yoksa gene Batı tarafından moda yoluyla sömürülmesi mi? Sosyologlar Batı'nın kabilelere duyduğu bu hayranlık ve ilham sürecini bir tür ötekileştirme olarak ifade etmekteler. Hatta hayranlıkla bahsedilen egzotik kelimesi bilinç altında bir tür aşağılama olarak anlam taşıdığını belirtiyorlar.
İlginç. Bununla beraber Avrupa'da yaşayan Afrika kökenli tasarımcılar ise hem kökenlerinin zenginliğinden besleniyorlar hem de kendilerine yapışan 'etnik' tanımından çıkmaya daha fütüristtik çizgilere yönelmeye çalışıyorlar. Bu ne memem bir çelişki!