Sanatseverler onu yaptığı birbirinden orijinal resimlerinden tanıyor olsa da Buket Önyürü aynı zamanda bir arkeolog, bir müzeci... Bilim insanı kimliğiyle, bu topraklardaki kültür mirasının ortaya çıkmasında, belgelenmesinde, korunmasında tek tek emeği var... Uygarlık tarihinin hizmetinde geçirdiği yıllar ve sanatçı yönü, sevgili Buket Önyürü'nün tüm hayatını estetik bir çizgiye oturtmuş... Giyim tarzından dünyaya bakışına dek hayatının her karesi bu estetiğin izlerini taşıyor. Ve Önyürü, ressamlığıyla da hayatın estetiği ve güzelliklerini koruma adına farkındalık yaratmayı hedeflemiş... O bayıldığınız hayvan resimlerinin sırrı da bu olsa gerek.
● Öncelikle bir arkeolog ve müzeci olarak bu alandaki eğitiminiz ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Hacettepe Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi mezunuyum. Arkeoloji eğitimim evrene, olaylara sistematik bir şekilde yaklaşabilme, gözlemleme ve çıkarımlarda bulunabilme yeteneği kazanmamı sağladı. Yüksek lisansımı Ankara Üniversite'sinde Müze Pedagojisi üzerine yaptım. Müzelerin işlevi toplama, belgeleme ve sergileme olarak görülürdü. 90'lı yıllarda müzelerin eğitimde nasıl önemli bir yere sahip olduğu anlaşıldı. Bir koleksiyonu yönetmek, arkeoloji ve küratörlük, ziyaretçi ile iletişimde olmak gibi alanların yanında çağdaş bir müze bilimci olabilmek için Ankara Üniversitesi'nin 'Müze Profesyonelleri' eğitimini tamamladım. Hacettepe Üniversitesi'nde Pedagojik Formasyonumu aldım. İki yıl ilkokul öğretmenliği yaptım. Mağara Araştırma Grubu, Fosil Arama Çalışmaları, Madencilik Tarihi konularında arazi çalışmalarına katıldım.
● Arkeolog ve müze küratörü olmanız, sanatçı yanınızın gelişmesinde etkili oldu mu? Elbette... Müze küratörlüğü, kişinin estetik değerlerinin gelişmesine büyük katkı sağlıyor. Bir müzenin deposunda, arazi ortamında, arşivinde, eserlerin sergilenmesinde yer almak, binlerce dokunun, motifin, hafızanıza kaydedilmesi anlamına geliyor. Binlerce fosil, mineral, kayaç, süs taşı, tahnit edilmiş hayvanlar, planeteryum, sanal gerçeklik gibi pek çok değişik materyal... Aynı zamanda ziyaretçilerle bir arada olmak farklı karakterlerde birçok insanı tanımak da ufkunuzun gelişmesi açısından mükemmel bir deneyim.
● Sanat alanında eğitiminiz var mı?
Güzel Sanatlar Stilistlik Okulu'nda iki yıl boyunca, tutkum olan moda, makyaj, tasarım ve kalıp alanlarında eğitim aldım. Edindiğim estetik anlayışını yaşam tarzı haline getiren bir kadın sanatçı olarak, tüm bunların yaptığım işlerle ve sanatımla bir bütünlük oluşturduğunu düşünüyorum.
SERİNİN ÜÇÜNCÜ SERGİSİ
● Peki resim tutkunuz nasıl ortaya çıktı? Ne zaman ve nasıl başladınız?
Sanat dolu bir ortama doğmak en temel şans. İkinci şans ailenizden bu genlerle dünyaya gelmeniz ve onların sizi desteklemesi. Okul sürecinde resim öğretmenlerinin teşviği, katıldığım yarışmalarda aldığım dereceler de motivasyonumu artırdı. Ve resim yaptıkça fark ettim ki, kelimelerle ifade edemeyeceğim derin duygularımın iletişim şekliydi tablolarım.
● Şu sıralar daha çok hayvan resimleri yaparak anlatmak istedikleriniz nedir?
Nesli tükenmekte olan hayvanlara dikkat çekmek istiyorum. Biz insanlar hayvanların doğal yaşam alanlarını ele geçiriyoruz. Pek çok hayvan insanlar tarafından öldürülüyor. Doğal hayata, ormanlara verdiğimiz zarar, geri döndürülemeyecek bir noktaya geldi. Habitatları yok ediyor, hayvanların nesillerinin tükenmesine yol açıyoruz. Verdiğimiz zararın ucu bize dokunmayacak zannediyoruz. Bu yüzden resimlerimde insanların doğaya ve canlılara verdiği zarara karşı bir farkındalık uyandırmaya çalışıyorum. Örneğin ilk sergim 'Doğanın Renkleri'nde tabiata karşı dikkat çekmeyi amaçladım. İkinci sergimin adı 'YOK OLUŞ 1.5' idi. Küresel ısınmanın 1.5 dereceyi geçmesi durumunda, dünyamızı nasıl bir tehlikenin beklediğini anlatmayı amaçladım. Şimdi sıra muhteşem güzellikteki hayvanlarda... Çünkü onları yeterince koruyamıyoruz. Bu insani açıdan acı verdiği gibi, doğanın dengesini de altüst ettiğimiz anlamına geliyor.
FOTO GERÇEKÇİLİK
● Gerçekten dikkat çekiyor resimleriniz.
Evet. Aslında soyut eserler yapmayı da çok seviyorum. Soyut resimde en etkili aracınız renklerdir. Kendime özgü bir renk anlayışım var. Soyut resimlerimin üzerini kufi yazıyla bütünleştirmeyi seviyorum. Soyut eserlerimi çalışırken ortaya çıkacak sonuç beni çok heyecanlandırıyor. Ama hayvanları resmettiğim tablolarım sanatseverler tarafından daha çok beğeniliyor.
● Tablolarınız hangi tarza giriyor?
Eserlerimde Foto Gerçekçilik (Hiperrealizm) akımından etkilendiğimi söyleyebilirim. Bu sanat akımı 1960'lı yıllarda ABD'de ortaya çıktı. Bu akımda, insan algısındaki görüntüye sadık kalmak temel kuraldır. Bazen yaptığım eserlerin fotoğraf mı yoksa el yapımı mı olduğuna karar veremiyorlar. Bu beni çok mutlu ediyor. Demek ki doğru yoldayım diyorum.
● Pandemi süreci çalışmalarınızı ve planlarınızı nasıl etkiledi? Bundan sonraki plan ve hayalleriniz nelerdir?
Sanat açısından bakarsak, sergi ve sanat fuarlarının büyük bir çoğunluğu ertelendi. Şu an online müzayedeler ile ve sosyal medya üzerinden çalışmalarıma devam ediyorum. Pandemi sürecini planlar yaparak, projeler üreterek verimli geçiriyorum. Bir işi severek ve özenle yaptığınızda, karşınızdaki kitle bunu benimsiyor. Önemli olan bir tarzınızın olması. Hayatta hiçbir zaman sıradan olmadım. Fark yaratmak istedim. Sunduğum içeriğin kalitesinin gerçekten dikkat çekeceğini açıkçası tahmin ediyordum. Bu noktada eğitimlerimi, eserlerimi, estetik değerlerimi, giyim tarzımı, moda tutkumu bir marka altında toplamaya karar verdim ve @buketarts markasını yarattım. Önümüzdeki günlerde yeni sürprizlerle ama mutlaka sanatsal içeriklerle bir arada olmayı sürdüreceğiz.
BÜLENT GÜRLÜK