İzmir İl Müftülüğü Vaizi Elif Genç, İslam dininin ticaret hakkındaki hükümlerini şöyle anlattı: Ticaret, kazanç amacıyla gerçekleştirilen alım satım faaliyetidir. Bu faaliyetle ilgili bilim, fiyat farkıyla elde edilen kâr, çeşitli hizmetlerin, değerlerin, malların ve yiyeceklerin değiş tokuşu gibi anlamları içerir. Mecelle'de ticaret, "malı malla değiştirmek" (Mad.105) olarak tanımlanır ve "karşılıklı rıza ile elindeki malı başkasının malı ile değiştirmek" şeklinde açıklanır. Kur'an-ı Kerim'de ise "karşılıklı rıza" üzerine kurulu ticaretin önemine vurgu yapılır. "Karşılıklı rızaya dayanan ticaret yolu dışında, mallarınızı aranızda bâtıl (haksız ve haram) yollarla yemeyin" "Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin..." (Nisa 29/30 ) ayetleriyle haksız yollardan kazanç elde etmenin haram olduğu belirtilir. Bu ayetlerden ticaretin, tarafların karşılıklı rızasıyla yapılan bir anlaşma olduğunu anlıyoruz. Bu nedenle, ticaretin temelinde dürüstlük, adalet ve karşılıklı rıza gibi değerlerin bulunması önemlidir. İslam'da ticaret, helâl kazanç yollarından biri olarak değerlendirilir. Kur'an-ı Kerim'de alışverişi helâl kılan ayetler bulunmaktadır; Cuma namazının ardından insanlar, rızıklarını kazanmak için yeryüzüne dağılarak Allah'ın lütfundan talep etmeleri teşvik edilerek (Cuma 10/11), iç ve dış ticaretin önemi vurgulanır.
KARŞILIKLI RIZA ÖNEMLİ
Ticaret yapmaktan kaçınanlara ise Rablerinden rızık istemelerinde bir günah olmadığı bildirilir. Ticaret erbabına, işlerini yürütürken dinî ve toplumsal görevlerini aksatmamaları gerektiği hatırlatılır. Malların haksız yollarla alınıp yenmemesi gerektiği, ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretin meşrû ve helâl olduğu vurgulanır. İslam'ın ticarette meşrû ve helâl ölçülere uygunluk konusunda hassasiyetini ön plana çıkarır. Ticaret, insanlığın varoluşuyla başlayan bir süreçtir. İlk insan ve peygamber olan Hz. Adem'in, o dönemin koşullarına uygun olarak çiftçilik, dokumacılık, fırıncılık ve aşçılık gibi mesleklerle uğraştığı rivayet edilir.
Hz. İdris'in terzilik, Hz. İbrahim'in kumaş ticareti, Hz. Nuh ile Hz. Zekeriyya'nın marangozluk, Hz. İsa'nın kunduracılık, Hz. Eyyüb'ün çiftçilik gibi mesleklerde öncü oldukları bilinir. Hz. Davut, zırh yaparak geçimini sağlamış ve yaptığı zırhları satarak hem kendi ihtiyaçlarını karşılamış hem de sadaka vermiştir.Hz. Süleyman ise Allah'ın yardımıyla rüzgar enerjisi ve cinlerin iş gücünden yararlanarak muhteşem saraylar inşa etmiş, bu da onun iktidarının sembolü olmuştur. İnsanlık tarihinde ticaretin önemi ve çeşitliliği her dönemde kendini göstermiş ve peygamberlerin yaşamlarında da bu mesleklerin izleri bulunmuştur. Hz. Muhammed (S.A.S.), peygamberlik görevi gelmeden önce Mekke'de ticaret yapmış, zaman zaman ticarî amaçlı seferlere çıkmış ve dürüstlüğü ve doğruluğuyla tanınarak "el-Emîn" yani "en güvenilir kişi" olarak bilinmiştir.
ADİL VE DOĞRU ÖLÇÜLER
Peygamberlikten sonra da bu özelliğini korumuş, ticaret alanında adil ve doğru ölçüler getirmiştir. Müminlere dürüst ticaret yapmalarını öğütlemiş ve "Doğru sözlü ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîkler ve şehitlerle beraberdir" buyurarak ticaretin önemi vurgulanır. Kendisine hangi kazancın daha üstün olduğunu soranlara ise, "Kişinin elinin emeği ve dürüst yapılan alışveriş" olduğunu belirtmiştir. Hz. Muhammed'in yaşamı ve öğretileri, ticaretin sadece maddi kazanç değil, ahlaki ve dini sorumluluklarla birlikte yürütül