Haluk Baysal, Avrupa'nın en büyük ve prestijli yarışması olarak bilinen ve her sene binlerce fotoğrafçının ve onbinlerce fotoğrafın katıldığı "Paris Fotoğraf Prix"i (PX3) yarışmasında iki kategoride iki ödül aldı.
IŞİD'in saldırılarından kaçan insanların Şırnak'ta kurulan Ezidi mülteci kampından ilk kez bir telefon konuşması sırasında haberdar olduğunu söyleyen Haluk Baysal, "Ana akım medyadan üstünkörü şekilde okuduğum haberler dışında konuyla ilgili pek fazla bilgi sahibi değildim. Son dönemlerde yaşananlar, Ezidiler ve halkının tarih boyunca yaşadıklarıyla ilgili bir araştırma yaptıktan sonra olayları bizzat yaşamış kişilerden dinlemeyi istedim. Daha önce buna benzer bir deneyimim olmadığı için bazı endişelerim vardı. Bölge her zamanki gibi karışık duruyordu ve benim bilgilerim kulaktan dolma sözlerden ibaretti. Tanıdık vasıtasıyla kampta görev yapan organizatörlerden biriyle görüştüm. Beni misafir etmekten mutluluk duyacaklarını söyledi. Geçtiğimiz Nisan ayının başlarında kampa gittim ve orada 1 hafta geçirme fırsatı buldum. İnsanları ırklarına, dinlerine ve yaşam tercihlerine göre sınıflandırmamaya çalışan biri olarak yaşananlarınn insanı boyutunu görmek ve anlamak için oraya gittim" dedi.
AMACIM DESTEK OLMAK
Öncelikli amacının politik ve dini sebep ve sonuçlardan bağımsız olarak zor zamanlar geçirmiş bu insanlara destek olmak olduğunu belirten Baysal, "Sosyal medyada gözlemlediğim kadarıyla olayları dışarıdan izleyenler/okuyanlar ya IŞİD'i lanetliyor ya da gerçek İslam'ın bu olmadığını ve yanlış tanıtıldığını savunuyorlardı. Kendilerinden izin aldıktan sonra onların ve kampın fotoğraflarını çektim, bazılarıyla röportaj yaptım. Benim fotoğraflarımın kamp öncesinde yaşananları anlatmaya yeterli olmayacağını düşündüğüm için yaptığım sohbetlerden ve röportajlardan öne çıkanları da kitabın sayfalarına eklemeye karar verdim.
İnsanların, bilhassa çocukların, seçtikleri/seçmedikleri/seçemedikleri özellikleri, etnik kökenleri, yaşam tarzları ve inançları yüzünden yaftalanmalarını, korkutulmalarını ve eziyet görmelerini son derece haksız ve üzücü buluyorum. Bu fotoğraf projesiyle sadece Ezidiler değil hiçbir insanın görmemesi gereken bir zulme maruz kalan bir topluluğun sesini duyurmayı umuyorum" diye konuştu..
BELİRGİN DUYGU BELİRSİZLİK
Kamp içinde ve etrafında çektiğim fotoğraflardan oluşan projeyi "Belirsiz No:77" olarak adlandıran Baysal sözlerini şöyle sürdürdü: Kampta insanlarla konuşurken, dolaşırken ve izlerken benim gözlemleyebildiğim ve hissedebildiğim birçok duygu vardı. Bunların arasından, beni en çok etkileyen bilinmezlik duygusuydu. Birçok kişi neden o kampta olduklarını ve olmalarını gerektiğini bilmiyordu. Bu durumun ne kadar süreceğini, kampı kuran ve destek olan insanların ne kadar süreyle bu desteği sürdürebileceğini bilmiyorlardı. Geride bıraktıkları ailelerinin, dostlarının, sevgililerinin, evlerinin, topraklarının ne durumda olduklarını bilmiyorlardı. Gençler gelecekleriyle ilgili hiçbir şey düşünemiyorlardı. Küçük çocuklar olan bitenin dahi farkında değillerdi. Bu belirsizlik hissinden yola çıkarak çekmeye çalıştım fotoğrafları. İkincil olarak, 77 sayısını eklemenin sebebi Şengal'de yaşananların Ezedi tarihinde 77. felaket ve katliam girişimi olduğunu öğrenmem oldu.
Kamptan öne çıkan sözler;
"Şırnak'a geldiğimizde Birlemiş Milletler bizden yaşananlarla ilgili bilgi istedi. Kendimi onlara anlatamadığım için çok üzüldüm. 4 ayda olanları anlatacak kadar İngilizce öğrendim."
"Şırnak'a gelirken dağlarda ağzımıza taş koyuyorduk. Böylece ağzımızdaki tükürük miktarını artırıp susuzluğumuzu azaltmaya çalışıyorduk."
"Dağlarda yürürken suyumuz, yiyeceğimiz, çocuklar için sütümüz yok denecek kadar azdı. Bu yüzden bir sürü insan öldü. Onları dağlarda bırakmak zorunda kaldık."
"Bazen dağlarda dolaşan kuzularla karşılaşıyorduk. Onların sütünü sağarak ve onları pişirerek hayatta kalmaya çalıştık."
"70 tane akrabam şu anda IŞİD'in elinde."
"Bazı gelişmiş ülkelere mülteci olarak başvurdum. Ancak, kabul gelirse ailemi nasıl arkada bırakıp giderim bilmiyorum."
"IŞiD köyümüzü basınca masanın üzerinde duran cep telefonumu alacak kadar bile vakit bulamadım."
"Kardeşlerimin bazılarını IŞİD'in internete yüklediği videolarda militan olarak gördüm. Beni görürlerse ateş edebilirler sanırım."