Black Power / Siyah Güç; ırk ayrımcılığının doruğa ulaştığı 70'ler Amerikası'nın önemli sivil toplum hareketlerinden biriydi. Onyıllardır süren yurttaşlık hareketini ivmelendiren, beyaz egemenliğine karşı her alanda direnişe çağıran, kültür sanat hayatında hala yoğun yansımaları gözlenen bir sivil itaatsizlik önerisi.
Dün geceki ödül törenine, her şeyden önce bu ruhun sirayet ettiğini gördük. Oscar tarihinin en 'siyah' gecesinde, 'Moonlight', Viola Davis ve Mahershala Ali ana dallarda ödülü kucakladı.
En iyi belgesel ödülü de yine bir siyahın hikayesine; 'OJ'e verildi.
'Moonlight' senaryo ödülünü de kazanarak, uzun zaman sonra, toplumun her anlamda kenarında duran bir hikayeyi, ana sahneye taşımayı başardı.
Bütün geceye damgasını vuran; diyalog, eşitlik, çokkültürlülük vurgulu atmosfer, siyahların başrolde olduğu bir hikayenin büyük ödülü almasıyla taçlandırılmış oldu böylece. Ya da öyle olmak üzereydi!
BİR ÇUVAL İNCİR
Finaldeki zarf sakarlığı, kazanan, kazandığını düşünen ve kaybeden tüm adaylara büyük bir haksızlık yapmakla kalmadı, gece boyunca özenle inşa edilmiş barışçıl havayı da acımasızca zehirledi.
Son 10 dakika; bir çuval incirin berbat edilmesi özdeyişinin bir belgeseli olarak izlenebilir.
Çuvalın nasıl çürük bir meyveye ev sahipliği yaptığı ise, belki yıllar sonra sırrına vakıf olunabilecek bir muamma!
Tercihler farklı olabilir elbette ama hakkaniyetli bir ödül gecesi izlediğimiz düşüncesindeyim.
Adaylar içinde kazanmasının büyük haksızlık olduğunu düşündüğüm kimse yok. Özel olarak; ilk tercihim Natalie Portman olmakla birlikte, perdede izlemekten büyük keyif aldığım Emma Stone'un hak ettiği ödülü kucaklamasına, Jesse James'ten beri hayranlıkla takip ettiğim Casey Affleck tercihine ve İranlı yönetmen Asghar Ferhadi'nin 'Salesman' ile yabancı film oscarını kazanmasına çok sevindim.
BERNAL VE FERHADİ
Ferhadi teşekkür mektubunda, ülkesinin insanlarına ve ABD'ye girişi yasaklanan altı ülkenin yurttaşlarına duyduğu saygıdan ötürü geceye katılmadığını ifade etti.
Yönetmenin bu onurlu tutumu ve dayanışma mesajı, Meksikalı oyuncu Gael Bernal'in unutulmaz sözleriyle daha da derin bir anlam kazandı; "Sinemacılar da göçmen işçiler gibidir.
Biz de yabancı ülkelere gider, hikayeler yazar, aileler kurarız. Bir Latin Amerikalı olarak, bizi ayıran duvarların karşısındayım..." Yanlış bir zarfın, doğru bir mektubu hükümsüz kılmaması umuduyla...