• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
BU TELEVİZYON DAHA SİZE NE VERSİN? HAKAN URGANCI

BU TELEVİZYON DAHA SİZE NE VERSİN?

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20.11.2016, 00:00

Türk televizyonculuğu, bütün dünyaya televizyonculuk dersi verebilecek gelişmişlik seviyesindedir.
Valla bak!
Neden derseniz, dünyanın çok az yerinde televizyon bizdeki kadar önemli ve çok fonksiyonludur.
Mesela yemek yapmayı TV'den öğreniriz biz.
Yetmez, misafir ağırlamayı, misafirliğe gittiğin ev sahibini çekiştirmeyi, mahçup etmeyi de aynı televizyondan öğrendik. 'E bakalımmm Ayşen hanımm misafirlerinin eleştirilerine ne cevap verecek?
Azzz sonraaa...' Süper dadılardan çocuk bakımını öğrendiğimiz yetmiyormuş gibi, reklamların karşısına oturttuk mu bebeği, dadı zaten bedavaya gelir. Üç saat oturt, gıkı çıkmaz yavrunun...
Dinimizi her Ramazan'da Hatipoğlu hocadan dinliyoruz zaten. Üç bin yıldır orucu bozan şeyleri ha öğrendik ha öğreneceğiz, ha gayret!
Sadece aşkı mı? Olur mu hiç! Her türlü ihanet ve entrikayı da dizilerden öğrendik biz.
Öğrendiklerimiz bununla kalır mı? Osmanlı tarihini Sülüman'la merak ettik biz...
Seda Sayan yapar yuvamızı. Eşimizi hep izdivaç'lı programlardan bulmadık mı?
İyi de eşimizi bulduk ama yolumuzu bulamadık diyenler için İlker Ayrık yetişti imdada, 'Ben bilmedim eşim bildi', yine de evin eksiğini gediğini tamamladık. Yarışmalar sayesinde karı koca maymun olsak da üç beş bulduk yolumuzu, otomobillendik.
Yıllar olmuştu evleneli, hep aynı mutfak, aynı salon 'Tam gak gelmişti derken, Vahe geldi, dekorasyon programlarından kaptık yenilenmiş salonu.
Sağlığımızın bozulduğu yaşlarda, kadın programları sağolsun, yetişti Zahide abla.
Vizite, doktor, hatta ameliyatı beleşe getirdik ekrandan.
Allah gecinden versin öldürüldük bir ara. Onda da emniyetten önce Müge Anlı buldu katilimizi. Hem rahmetli kazandı, hem reytingler. Win-win oldu yani... E daha ne versin size bu televizyon?

SENİNLE BAŞLAMADI

'Hayat, bizi geçmişte çözümlenememiş bir şeylerle geleceğe gönderir.' Bizde bilinen bir sözdür. Derler ki;
"Babası koruk yemiş, oğlunun dişi kamaşmış..." Aile büyüklerinin yanlış davranışlarının ceremesini çocukların, hatta torunların bile çekeceğine inanılan bir kültüre sahibiz.
Hintliler buna Karma diyor, bizimkiler ise 'etme bulma dünyası'...
Peki, ya size bu inanışın bilimsel kökenleri de olabileceğini söyleseydim? Üstelik sadece 'günah' kabul edebileceğimiz davranışların değil, ailede yaşanan bazı travmatik olayların dahi genlerle sonraki kuşaklara aktarılabileceğini söyleseydim?
Bırakın aktarımı, bu kalıtsal aile travmalarının kimliğimize dahi ciddi etkileri olabileceğini, hikayesi bilinmeyen bazı kurban rolündeki kişilerin kaderlerini torunlara kadar 'bulaştırabileceğini?' Eski bir rahip olup daha sonra psikoterapi alanına yönelen Bert Hellinger, bizden önceki biyolojik aile üyeleri ile ortak bir aile bilinci paylaştığımızı söyler.
Jung, 'Bilinçli olmayan ne varsa, kader olarak deneyimlenir' der. Bence tüyler ürpertici bir söz!
En basit olasılıkla, ilk çocukların anne ya da baba hemcinsi olan ebeveynin kaderini tekrar etme (boşanmalar, bağımlılıklar, hastalıklar) gözlemlemiyor muyuz?
Öyleyse bu konuda biraz daha bilgi sahibi olmak işe yarar. Özellikle de yapılabilecek bir şeylerin olduğunu bilmek güzel.
İşte bu konuda harika bir kitap, Sola Yayınları'ndan piyasaya çıktı. Mark Wollyn'in 'Seninle Başlamadı' adlı çeviri eseri, kalıtsal aile travmaları ve çözüm yolları üzerine pratik bir rehber. Belki okuduktan sonra, bir aile ortamında 'Nah bunun dayısı da adam olmadıydı, bu da dayısına çekmiş" denirken sizin de söyleyecek üç beş sözünüz olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA