• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Giriş Tarihi: 08.01.2017, 00:00

3 Ocak'ta Konservatuvar içindeki salonda bir tören var. Benim için benzersiz bir dost, kuzenim Zibelhan için çok sevgili bir eş, ancak salonu dolduran her yaştan bunca insan için bir hoca, kalplere kök salmış birini uğurluyoruz.
Biz onu hep çok sevdik, sevildiğini de tahmin ediyorduk ama böylesini görmeden inanmak mümkün değildi.
Bir insan, bir hoca, ne yapmış olup da bunca insanın yüreğinde böylesine özel bir yer edinmiş olabilirdi?
Harika bir piyanist, ezber bozan bir eğitmen olmak haricinde kimdi bizim Aziz Dağdelen?
Yaptığı şakaya önce kendisi gülmeye başladığı için, gülme sesinden bazen şakayı bile anlayamadığınız neşeli bir ruh.
Kendince gurme, hukuktan otomobile kadar her konuda bir şeyler bilen adam.
Sorgulayan beyin, değer veren vicdan...
Oğluna bilinçli bir vatandaş olsun diye küçücük yaşında tüketici kanununu öğreten adam.
Her şeyle, herkesle ama en çok ve de özellikle kendisiyle dalga geçebilen, kendisiyle barışık insan.
Yabancı hocaların akıl hocası, hayatı onlar için kolaylaştıran bir yön verici.
İnsan şeklinde bir İsviçre çakısı. Her yanında ayrı bir marifet.
Evet, anma töreninde öğrencilerini ağlatarak, 'Konserlerde aldığım alkışların yarısı Aziz hocamdır.' dedirten unutulmaz biri.
Hakkında, aynı zamanda doktoru da olan arkadaşının gözyaşları içinde 'Başaramadım. Onu yaşatamadım.
Bağışlayın. Doktor olmasaydım da bu günü görmeseydim' dediği bir harika ruh.
Ben İzmir'de devlet adamlarının bile böyle sevgi seli içinde uğurlandığını görmedim.
Aziz sadece yaşam tarzıyla değil, ölümüyle bile ders veren, insanlara 'Nasıl uğurlanmaları, nasıl anılmaları' gerektiği konusunda çıta oluşturan bir ruhsal öğretmenmiş, meğer..
Öyle biriydi ki çevresini ağlatırken çok yakınlarını güldürdü.
Neden biliyor musunuz?
Onu yakından tanıma fırsatı bulanlar, onun hayata mizahi yaklaşımını bilirlerdi.
Aziz'in bizi her an izlediğinden emin, onu bolca kahkahayla anmaya çalıştık.
Çünkü bizim Aziz, ancak öyle anılmak isterdi ve gözlerimizin sadece kahkahadan yaşarmasını isterdi.
Aziz, geride harika bir anne ve eş, Deniz gibi kendisinin adeta genetik kopyası mükemmel bir evlat bıraktı.
Kısacık ömründe pek çok insanın beş altı ömürde başaramayacağı kadar çok insan yaşamına dokunmuştu. Başarı eğer, başkalarının yüzündeki tebessümün sebebi olabilmekse, o bunun yaşayan kanıtı olmuştu. Bırakın keyifli zamanlarında çevresine enerji vermeyi, kemoterapi aldığı ve hastanede yattığı o uzun günlerde bile ziyaretçilerine bir gün kötü gözükmedi. Biz ona teselli vereceğimize, o bunu bize yaptı. Belki de ziyaret edilmesi en kolay insan oldu.
Ve yaratan, çok sevdiklerine yaptığı gibi onu da erkenden aldı yanına. Son sözlerinde, 'Herkese selam söyle Zibelhan' demiş. 'Herkese ama herkese..' Yukarıda bir yerlerde, o beyaz, uzun kuyruklu bir piyanonun önünde oturuyor belki. O bembeyaz dişleriyle gülümsüyor.
Gözleri yine çok güldüğünde olduğu gibi birer çizgiye dönüşüyor. O zarif parmakları ilk kez çalacağı bu tuşlarla buluşuyor, şöyle hafifçe bir okşuyor. Bu kez hayatının eserini seslendirmek üzere...
Durma, çal Aziz !

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA