Tony Robbins, ABD'li bir iletişim gurusu, başarı stratejisti. Aslında yaşam koçlarının babası da sayılabilir.
'İçindeki Devi Uyandır' gibi, muhtemelen sizin de okuduğunuz çok satan kitapların yazarı. Böyle birine göre şaşırtıcı bir fiziği var.
Adam bir dev. Kaba yüz hatları, pençe gibi elleri, bir traktör motorunun çıkardığına benzeyen sesi ile, karanlık bir sokakta karşılaşmak istemeyeceğiniz biri o.
Oysa hiçbir şey, göründüğü gibi değildir...
İnsan inanırsa her şeyi başarabileceğini öne süren Robbins, etkileyici biri çünkü bu sözün yaşayan kanıtı o. Daha 17 yaşındayken, dengesiz annesinin elinde bir bıçakla evden kovaladığı genç bir adam iken, yıllar içinde iyileşmiş bir yaralı kuş. 'Ben bu lanet olası adamı baştan yarattım, yeniden tasarladım. O yüzden, travmalarım yüzünden bugün çok güçlüyüm.' diye haykırıyor gururla.
Robbins 2007 yılında Forbes dergisinin 'ünlü 100' listesine seçildi.
Yılda yaklaşık 30 milyon dolar (Türk parasına çevirmeyin korkarsınız) kazanıyor.
Şükrettikçe sahip olduklarının daha da artacağına inanan yazar, Anthony Robbins Vakfı'nı kurarak yılda yaklaşık 125 bin insana gıda yardımında bulunuyor.
"Tembel insan yoktur. Yalnızca kendisine esin kaynağı oluşturacak kadar güçlü amaçları olmayan insanlar vardır" diyor.
Bu hafta Netflix kanalında Robbins'in 6 günlük bir eğitiminin belgeselini izledim.
"Kaderle Randevu" ismini taşıyan bu eğitimin bedeli kişi başı 5000 dolar (yanlış okumadınız) buna rağmen hiç de zengin olmayan (hatta kimisi çifti çubuğu satıp gelen) 2500 kişi, salonu tıkış tıkış doldurmuştu. Ve inanmayacaksınız, adam bu parayı her kurşuyla hak ediyordu. Çünkü inanıyordu.
Çünkü kendi hikayesinin ona verdiği yetkiye inanıyordu. Çünkü oraya gelen insanların potansiyelinin sınırsızlığına inanıyordu.
Çünkü insanın iyiye meyline güveniyordu.
Zaman zaman Türkçe'de de küfür sayılabilecek kelimeler kullanıyordu. Ancak bunları bilinçli söylüyordu. Her dilde var olan tabu sözcüklerin dinleyende şok etkisi yarattığı için düşünme sürecini kestiğini ve dinleyicinin ezberini bozduğunu biliyordu. Sorunu olan dinleyicilerine bazen bir baba şefkatiyle yanaşıyor, bazılarını ise küçük küçük azarlayarak ezberilerini bozmayı beceriyordu.
Kimine sadece yaşlı gözlerle bakması, onu sevdiğini söylemesi, sıkıca sarılması bile yetiyordu. (İnternette bir iki videosunu izleyin, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız) Hipnozu iyi bilen Robbins, gördüğüm kadarıyla dinleyicisini yeniden programlayarak kendine bir kez daha inanmasını sağlıyor.
İnsanları anlıyor, hissediyor ve kendileriyle yüzleştiriyor. Dengesiz annesini ise sevgiyle anıyor: "O zor bir insandı. Ama muhteşem bir annedir. Çünkü onun bana yaşattığı acılar sayesinde bugün olduğum insan olabildim ve devlet başkanlarından sanatçılara kadar binlerce insana yardım edebildim." Gördüğünüz gibi size büyük acılar çektirmiş ebeveyniniz bile aslında sizi daha büyük bir geleceğe hazırlıyor olabilir. Yaşadığımız her şey, farklı bir bakış açısıyla yeniden yorumlanabilir ve cehennem bile cennete dönüşebilir.
Ya siz kaderle randevunuzu gerçekleştirebildiniz mi?