• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
O güzelim kızlar, ayılar için neden ağlar? HAKAN URGANCI

O güzelim kızlar, ayılar için neden ağlar?

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25.06.2017, 00:00

İnsan, acıdan kaçıp hazza koşmaya odaklı hayvanın adı.
Hep hazzın peşindeyiz.
Beynimiz ise, hayatta kalmak için gerekenlerin üretildiği bir kokteyl bar gibi... Genellikle hazzın peşinde olduğumuzdan; dopamin, serotonin gibi kimyasal kokteylleri seviyoruz.
Bunu yaratacak ortamlara çekiliyoruz. Öylesine mükemmel tasarlanmış bir sistemin içindeyiz ki, aslında haz mekanizması bile aslında yine bizi hayatta ve işlevsel tutmak için var. Yaşamın aslı üremek ve üretmek üzerine...
Bunun dışında bir amaç, işlev aramak (öte dünyadan bahsetmiyorsak) gereksiz.
Beyin, hazzı her seferinde tekrar istiyor. Ancak işin doğası gereği, aynen uyuştururcu kullanır gibi, hazzı yaratan kimyasallar her seferinde eşit salınmıyor sisteme. Nasıl ki bir uyuşturucu, alkol ya da sigara bağımlısı hazzı yakalamak için her seferinde aynı şeyi daha çok kullanmak isterse, yaşamın pek çok noktasında da aynı kural işliyor. Aşkta ve işte, hep bir bağımlılık döngüsü yaşanıyor.

HEP DAHA FAZLASI

Dün bir kitap yazmak benim için bir hayaldi. 2008 yılında bu gerçek oldu. Beyin verdi coşkuyu! Vücudum serotoninle sarhoş oldu. Zamanla bu duruma alıştım, Artık yine aynı hazzı yaşamak için bu başarının tesadüf olmadığını kanıtlamalı, ikinci kitabımı da yazmalıydım. O da oldu. 2009 yılında ikinci kitabım çıktı. Yine çok mutluydum ama ilk kitapta olduğu kadar değil... Aynı hazzı alamamıştım. Bu sefer yeni şeyler gerekiyordu. Artık yazar olarak anılmak yetmiyordu.
Daha çok okuyucu mektubu istiyordum. Sonra diğer kitaplar geldi.
Hep mutlu oldum ama serotonin her seferinde daha az ve daha kısa süreli oluyordu.
Derken daha iyi bir yayınevi, daha çok tanıtım ve daha çok baskı yapma isteği doğdu.
İnsan asla tatmin olmuyordu.
Bunun tek sebebi, insanın hazza bağımlı olmasıydı. Bu bağımlılığı, insanın başarısını her seferinde daha ileri taşımasını zorunlu kılan bir şeydi.

İLİŞKİLERDE DE DAHA...

İlişkilerde de öyleydi. Daha uzaktan sesini işitir işitmez kalp atışlarını hızlandıran, selam verebilmek, göz göze gelebilmek için çırpındığın o adam, artık sevgilin olmuştu.
Mutluluğun uzun sürmedi.
Adam aynı adam olsa da beynindeki bağımlılık merkezi, "Daha" diyordu. Artık mutsuzdun. Ailen ve elalem, "Daha ne kadar gezeceksiniz?
Evlenin bir an önce!" diye diretiyordu. Sonunda evlendiniz. Çok mutluydun.
Ama aşama gerekiyordu.
Çocuk yaptınız. İşte bu çocuk, mutluluğunuzu sonsuza dek perçineyecekti.
Olmadı. Yetmedi.
Yetmezdi. Çünkü beyin, alıştığı haz seviyesini istiyordu ve bu haz için her seferinde "yeni" gerekiyordu...

AH ŞU HORMONLAR

Belki çevrenizde vardır onlardan... Bebek gibi kızlar, ayı gibi adamlar içi hüngür hüngür ağlarlar. İlk bakışta dikkatlerini bile çekmeyen, belki burun kıvırdıkları bir adama kör kütük aşık olmuşlardır. Ama niye? Adam başında kadını ilgi manyağı yapmıştır. Bu sayede kendine bir kez daha aşık olan güzel kadın, bu -hiç düşünmediği- adamı sevdiğini düşünmeye başlar. Oysa ki aslında sevdiği şey, adamın kadına hissettirdikleridir.
Kadın, adamın aynasındaki kendi güzel aksine tutulmuştur.
Bir süre sonra adam, kadına vermeye alıştığı ilgiyi eksiltmeye başlar. Bunu yavaş yavaş, hissettirmeden yapar. Sonunda ya kadını kölesi yapar, ya da terk eder. Arkasından ağlayan zavallı kadın, sanıldığının aksine adama aşık değil, aradığı hormonu bulamayan bir bağımlıdır, hepsi bu! Ah şu hormonlar...
Ha bu arada, neden aile büyükleri "Nerede o eski bayramlar?" diye ağlar? O da bu sebepten. Yine beynin eskiye bağımlılığı, hazzın ilk halini aramasından...Yoksa bayram hep güzel. Haydi iyi bayramlar !

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA