• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Artık şu Yeşilçam geleneğini bıraksak HÜROL DAĞDELEN

Artık şu Yeşilçam geleneğini bıraksak

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 10.03.2017, 00:00

Hayatı birilerinin bize dayattığı şekilde yaşamak trajikomik bir durum...
Düşünsenize, televizyonda dizi izliyorsunuz, görkemli konaklar, birbirinden güzel hizmetçiler, becerikli aşçılar, son model otomobiller, derdi tasası evlenmek, birer paralı yakışıklı bulmak olan kızlar, çocuklarına birer gelir kaynağı olarak bakan anne ve babalar...
Ya da bugüne kadar hiç yaşanmamış (!) sorunlarla bunalım üstüne bunalım geçiren gençlerin 'ya sen, ya ben' kavgası... Silah, uyuşturucu ve extacy ile çevrili acımasız bir dünya...
İzleyicilerin profili ise yer sofrasında yemek yiyen, borçharç yaşamaya çalışan aileler....
Onlar bu tür dizileri izleyince, ruh sağlığı nasıl seyreder sizce...
Ya çocuklar, üç ayda bir telefon değiştirmek için ailelerini zorlayan, örnek olarak dizedeki gencin kullandığı telefonu gösteren çocuklar.... Ya da 'neden bizim hizmetçimiz yok" diye soru yönelten minikler....
Ve giderek iç huzuru bozan ekonomik ve sosyal gelişmelerin insanların omuzlarına bindirdiği yük...
80 milyon nüfusu olan bir ülkede, köşte yaşayan insan sayısı parmakla sayılacak kadar azdır. Ancak hemen her dizide sanki herkes rezidansta yaşıyor havası var.
Oysa Türkiye'nin gerçekleri, henüz o seviyede değil...
Olmayınca, dizilerden, filmlerden etkilenen insanların aşırı tüketim savrukluğu başlıyor.

TOPLUMSAL BİLİNÇ

Çünkü biz, gördüklerinden öykünen bir toplumuz, mantıklı düşünmek yerine, iç güdüsel hareket ediyoruz. Bu yüzden en çok 70'li yılların 'Yeşilçam'ından ilham alan yapımlar, en çok izlenenler arasında...
Hal böyle olunca, dünyada en çok cep telefonu değiştiren ülkeler arasında 2. sıradayız. Sadece telefon mu, televizyon değiştirme hızında da birçok ülkeyi geride bıraktık. Bunun daha birçok örneği var.
Bilinçli bir toplum olmayınca da, sonuçların böyle olması kaçınılmaz. Reklamcılar da bunun farkında, dizi aralarında uzun uzadıya spotlarla reklam yayınladıkları yetmiyormuş gibi, dizinin hemen her sahnesine de serpiştiriyorlar. Algıda seçicilik hali...
Sonuç olarak birileri bize, hiç yaşamadığımız bir hayatı dayatacak, biz de aşırı tüketim sarmalında kıvranıp duracağız.
Dünya, para üzerinde dönmeye devam ettikçe, bu sarmaldan kurtulmanın çaresi yok.
Tek çare, toplumsal bilinç, ortak karar....

YEŞİLÇAM HAVASI

Çocukluğumda hatırlarım, sinemada Yeşilçam havası eserdi, 60'lı yıllar boyunca... Bugünün köşkleri, o zaman da vardı... Sevimli aşçılar, son model arabalar, toplum üstüne bir yaşam kültürü, cicili bicili insanlar.... Zengin kız, fakir oğlan... O seviyeye yükselmek için, dahası zenginin cakasını iki paralık etmek için çaba gösteren fakir, azimli, zengin kıza sevdalı gençler...
Daha çok sinema kültürüne hitap eden, evimize henüz girmemiş zenginlik alametleri...
Toplum, o zaman bunları kıldırabildi, zira o yıllarda nüfus 65 milyonsa, çoğu fakirdi, hayatta varolma mücadelesi veriyordu.
Sorunlar birbirine benzerdi.
Ancak teknolojik gelişmeler, dünyadaki trendler, hayatımızın her alanına giren bilgisayar ve cep telefonları, tüketim çılgınlığını patlattı.
Şimdiki homurdanmalar bu yüzden... Artık her eve giren gelir yetmiyor, krediler çekiliyor, herkes borç batağında...

Sözün özü, televizyon tutkunu olan bir toplumun geleceğini düşünerek, daha dengeli yapımlara imza atıp insanları "tüketim sarmalından" kurtarmak gerekiyor.
Bunun için de eski Yeşilçam geleneklerini yıkıp günümüzün gerçeklerine yol açmalı diye düşünüyorum.
Hem sonra, toplum öyle istiyor, biz de onların beğenisine göre dizileri çekiyoruz bahanesini di kimse yemiyor artık...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA