• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSNÜ UÇAR

İBRİKÇİBAŞIGİLLER

husnu.ucar@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06.04.2016, 00:00
Bu fıkra oldukça eski tarihli. Varsayalım ki bundan 200 sene önce Osmanlı İmparatorluğu zamanında çarşı içinde bir umumi tuvaletteyiz. O zamanlar çeşme sistemi olmadığı için ibrikler kullanılmaktadır. Tabii ki umumi tuvaletin sorumlusu ve ibriklere bakan bir de görevli adam vardır.
Çarşıda vatandaşın biri fena halde sıkışmış. Nerdeyse altına kaçıracak. O telaş içinde acele ile son anda umumi tuvalete geliyor. Haliyle tuvalete girmeden önce ibriklerden birini kapıyor. Tam o sırada ibriklerin sorumlusu adam sert bir şekilde müdahale ediyor. "Hop, hoop, o ibriği değil öbürünü alacaksın" diyor. Aslında ve elbette ha o ibrik ha diğeri ne farkedecek. Ama adamımız tartışacak halde değil. Altına kaçırmak üzere.
Görevlinin işaret ettiği ibriği alıp içeri giriyor. İhtiyacını giderip rahatlıyor. Malum bir deyiş vardır. Türk'ün aklı ya kaçarken ya da .......ken gelir derler. Adam da rahatladıktan sonra içerden çıkarken ibrik talimatının saçmalığından dolayı görevliyi fırçalamaya niyetli. "Ulan bana bak ha bu ibrik ha diğeri. Sanki ne farkedecek ki" diye soruyor. Görevli adam da tam bir ağır abi pozlarında "Eee o kadar forsumuz olsun artık" diyor.

"FORSUMUZ OLSUN"

"Acaba" diyorum, günümüzde de bu tuvalet ibrikcisinin benzeri adamların sayısı hiç de az olmayabilir mi? İfade edilen duygu çok net "forsumuz olsun". Yani psikolojik olarak egosu tatmin olacak. Diğer insanlara "hort-zort-emirler- talimatlar" verecek rahatlayacak. Kimi zaman da deneyimlerini aktarıp nasihatler verecek. Karşısındakinin sözünü rahatça bölebilir. O çok önemli bir insandır. Devlet dairelerinde üst düzey bir görevi vardır. Müdür veya müdür yardımcısı olur. Hiçbir şey olmasa ibrikçibaşı olarak herkese müdahale eder. Bu tip insanlar genellikle bir yerde başkan, şef veya müdür olmaya çok fazla heveslidirler. Büyük odalarda, büyük masaların arkasında ve büyük koltuklarda oturmayı çok severler. İyi ki o müdür olmuştur. Yoksa her şey batardı. Onun müdür olması sayesinde işler yolunda gidiyor.

YÖNETİCİ OLMAK

Bir insan neden yönetici veya idareci olmayı ister? Örneğin başhekim, dekan, rektör, belediye başkanı, müdür veya genel müdür olmak için insanlar neden uğraşır. Görünürdeki en yaygın gerekçe "eh yani birisinin de elini taşın altına sokması lazım" derler. İşlerin düzene girmesi için birisinin kendini feda edip o sorumluluğu üstlenmesi lazım. Yani o kişi müdür veya başkan olmayı diğer insanların iyiliği için istiyordur. Bir yerde kendisini feda edip dekan veya rektör olmayı istiyor. Bu satırları okuyan siz okurlara sormak isterim. Bu açıklama ve gerekçeler size mantıklı geliyor mu? Tabii ki çok mantıklı diyorsanız size o mantığınız ile mutluluklar dilerim. Ancak genellikle insan psikolojisinin derinliklerinde bulunan ve görünür davranışlarımızın, görünür gerekçelerinin altında bilinç dışımızdan kaynaklanan asıl nedenler vardır. Fıkradaki ibrikçibaşının söylediği gibi "forsumuz olsun" nedeninin altında da çeşitli yetersizlik duyguları olabilir. Bazen de altta yatan bir aşağılık kompleksinin tatmin edilmesi olabilir mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA