• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HALUK GÜNEY

İyi ki varsın Yılmaz Hoca

haluk.güney@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05.04.2017, 00:00

Yılmaz Vural'ı 80'li yılların sonlarına doğru tanıdım... Kuşadası'na kampa gelen Malatyaspor'da, Özkan Sümer'in yardımcılığını yapıyordu o zaman... Dünya şampiyonu Brezilya milli takımının yarısı Malatyaspor'da oynuyor... Öyle bir takım... Ben Güneş Gazetesi'nde genç bir muhabir...
Özkan Sümer, zor bir adam... "Ne yaparım, ne ederim, Özkan Sümer ile ters düşmeden, kamptan haber ve röportaj yaparım" diye düşünürken, Yılmaz Hoca girdi devreye... Müzevazi ve cana yakın kişiliğiyle Özkan Sümer ile köprü oldu aramızda...
Özkan Hoca'nın tersini hiç göstermedi bana sağolsun...
Onun sayesinde harika röportajlar, haberler, anketler yaptım oyuncularla... Şansal Büyüka'dan da "aferin" aldım sayesinde...
Neyse bunları niye anlattım, Yılmaz Hoca'nın o günden bu güne hiç değişmediğini vurgulamak için...

ADAM GİBİ ADAM

Saçlarına gelip yerleşen aklar dışında, Yılmaz Vural, aynı Yılmaz Vural... Sempatik, herkesle barışık, esprili, herşeyden önemlisi güleryüzlü... İçi dışı bir... Aklından geçeni hemen dışa vuran, hesapsız, dümdüz bir insan... Yani adam gibi adam... Göztepe'ye geldiği gün iki kez sevindim...
Hem kendisini sevdiğim için hem gazeteyi düşünüp sevindim.
"Yılmaz Hoca geldi, bundan böyle bize malzeme bol...
Gündemi belirler" diye düşündüm... Nitekim öyle de oldu...
Gündem yaratan sözleriyle, gazetelerin sayfalarına renk kattı...

FUTBOLDAN DAHA İLGİ ÇEKİCİ

Ya maçta yaptıkları... Göztepe'nin coşkulu seyircisi, daha maç başlamadan coşturdu Yılmaz Hoca'yı... Tribünlere gitti, yumruk şov yaptı... Yani taraftarlarla taraftar oldu... Kendisiyle aynı adı taşıyan 7 yaşındaki oğlu Yılmaz'ı sahada kucakladı...
Ona bakarken parlayan gözleri, aile babası kimliğiyle, evlat sevgisini anlatıyordu... Sonra maç başladı, yine transa geçti...
Kendini kaybetti... Hiç yerinde duramadı... Onun hareketleri, neredeyse sahadaki futboldan daha ilgi çekiciydi... Kimi zaman sahaya girmesini hakem önledi... Maç bitiminde galibiyete en fazla Göztepeli'den daha fazla sevindi... Ellerini açtı, şükretti... Sakın Yılmaz Hoca, onyuyor sanmayın... O maçı yaşıyor... İşini yaparken, kendinden geçiyor... Hayattan kopuyor... Her hali gibi, maçtaki hali de doğal... Yani Yılmaz Hoca'nın yaptığı "rol" değil, bir ekol...
Bundan böyle Göztepe maçları daha renkli geçecek... İyi ki varsın Yılmaz Hoca... Tecrübenle, çalışkanlığınla inşallah başarırsın... Göztepe'nin de, senin de yolu açık olsun...

HERKES İŞİNİ YAPACAK

Futbolcular bana biraz kızacak belki ama, söylemeden edemeyeceğim...
Futbol profesyonel bir meslekse, sözleşmeler profesyonel kurallara göre yapılıyor, hukuken aynı şekilde uygulanıyorsa, herkes profesyonel gibi davranmak zorundadır... Profesyonel bir iş yapanın, "Moralim bozuk, canım istemiyor" demeye hakkı yoktur... İşin nasıl, ne şartlarda yapılacağına karar verenlerin kararlarını sorgulama şansı da yoktur...
Geçen hafta iki teknik adamın yaptığı açıklamalara bayıldım... Adamlar yerden göğe haklı... Yılmaz Vural, Göztepe'ye gelir gelmez bir yandan takımdaki arızayı teşhis etmeye çalışırken, diğer yandan bana göre futbolculara yapılması gereken çıkışı yaptı... "Kimse bana moralim bozuk diye ağlamasın... Bin 500 lira maaşla, üç çocuğunu okutmak için yerin yedi kat dibinde çalışan madenci misiniz!" diye haşladı öğrencilerini.
"Profesyonelsiniz, işinizi yapacaksınız..." diye devam etti... Fenerbahçe Teknik Direktörü Advocaat'ı dinledim...
Oyundan aldığı için kızan, Volkan Şen'in oyundan çıkarken yaptığı hareketleri sordular Hollandalı'ya... Rahattı...
"Ben futbolcularla arkadaş olmak, onlarla iyi ilişkiler kurmak için burada değilim... F.Bahçe'yi teknik yönden yönetmek için buradayım... Kimsenin kızgın veya üzgün olmasına bakmam...
Umurumda değil" dedi... Bana göre Dick Advocaat'ın geldiğinden beri gösterdiği en doğru tavır buydu. Herkes haddini bilecek, işini yapacak....

OLMADI KAF-KAF...

Geçen hafta yazdım... "Camia kim bilmiyorum ama, üzerine alınan varsa Karşıyaka'yı kurtarın..." dedim... Sanki bir kıpırtı oldu... Üzerine alınanlar bir hamle yaptı... Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, antrenmanı ziyaret etti, futbolculara prim ödemesi yaptı. Divan Başkanı Cihan Büyükoral ve divan kurulu üyeleri Halil Zeki Osma, Ferruh Ergezen de onunla birlikteydi... Başkan Mutlu Altuğ ve taraftarlar da... Hatta Sarıyer maçı öncesi bir sinerji oluştu, başkan Mutlu
Altuğ taraftarlarla gitti İstanbul'a... Ama bu kez takım kazanamadı... Sarıyer yenilgisi kötü oldu... Tam hareketlenme başlamıştı ki... Bu havanın sürmesi için o maç kazanılmalıydı... Olmadı Kaf-Kaf...

GARİP AMA GERÇEK

Finlandiyalı efsane futbolcu Pentti, 1986'da oynadığı bir maçta kendi kalesine tam 5 gol attı. Takım arkadaşları maçtan sonra Pentti'ye pusula hediye etti.
1957 yılında Hindistan Dünya Kupası'ndan çekildi. Nedeni ise FIFA'nın Hindistanlı futbolcuların yalınayak maça çıkmasına izin vermemesiydi...
Arjantin Milli Takımı oyuncularına 1986 ve 1990 dünya kupalarında tavuk yemeleri yasaklandı. Nedeni yetkililerin, futbolcuların tavuk yemesinin takıma uğursuzluk getirdiğine inanmasıydı...
Trabzonsporlu Salih Dursun'un, G.Saray ile oynadıkları maçta hakem Deniz Ateş Bitnel'e kırmızı kart göstermesi çok konuşuldu. Ancak bu bir ilk değildi.
1998'de İngiliz hakem Martin Sylvester, maçta kendisini kızdıran futbolcuya önce yumruk attı, sonra bu hareketi nedeniyle kendisine kırmızı kart gösterdi.

AHHH STATLAR...

Yine pişmiş aşa su kattılar. İzmir Şehir Plancıları Odası, yerel yönetimin itiraz ve dava konusu yaptığı her şeyi dikkate alarak yeni projelendirilen Göztepe Stadı'na itiraz etti... Hem de askı süresinin son günü, mesai saatinin bitimine dakikalar kala... Bu projeye hem para, hem emek harcayan Göztepe Başkanı Mehmet Sepil şoke oldu... "Gelin görüşelim..." çağrısı yaptı. "Önce tamam" dediler, randevu saatine dakikalar kala, toplantıyı iptal ettiler. Gelmediler... Neden?...
Efendim; itiraz duyulunca Göztepeli taraftarlar tepki göstermiş, güvenlik endişesi duymuşlar... Göztepe Kulübü'nün başkanı ve yöneticilerinin, proje mimarlarının olduğu ortamda güvenlik kaygısı duymuşlar...
Göztepe Başkanı'na "Bu gerekçeye ne diyorsunuz?" diye sordular, "Yanıt bile vermeye utanırım..." dedi...

ÜÇ YIL KAYBEDİLDİ

Yani statların yapımını geciktirmek için "itiraz şahane..." toplantıya gelmemek için "güvenlik bahane..." İzmir Büyükşehir Belediyesi, KSK ve Göztepe statlarının projeleri ilk ortaya atıldığında, "Oraya stat mı olur, trafiği kilitler" diye itiraz etmiş, daha sonra "O arazilerde belediyelerin ve şahısların da payı var" diyerek, Ankara 18. İdare Mahkemesi'ne dava açmıştı.
Futbolsever ayağa kalkınca geri adım atıp, mülkiyet problemini çözdüler. Bu arada davayı geri çekmediler...
Mahkemeden çıkan ihale iptal kararından sonra tepkiler büyüyünce, "Tamam biz karışmıyoruz..." dediler. Araya yeni proje süreci, danıştay süreci girdi, KSK ve Göztepe statları için 3 yıl kaybedildi...

AKLIMIZLA ALAY ETMEYİN

Şimdi itiraz edip, görüşüp uzlaşmaya da yanaşmayan İzmir Şehir Plancıları Odası'nın itirazı reddedilirse, yeni bir mahkeme süreci başlar mı kaygısı var... Oda yönetimine bakın, yedi kişilik yönetimden ikisi Bornova Belediyesi, biri Karabağlar Belediyesi, biri Konak Belediyesi, biri de İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin İZSU Şikreti'nin çalışanı... Yani "Biz artık karışmayız, statlara engel olmayız" diyen yerel yönetimlerde görevli... Gelin eğri oturalım, doğru konuşalım...
Trafik ve kent dokusu gibi bahanelere sapmadan, delikanlı gibi, dosdoğru..."Biz yapamadık, hükümetin bu statları yapmasını istemiyoruz, engellemek için de elimizden geleni yaparız..." desin birileri... Yeter artık, aklımızla alay etmeyin... Çünkü şahsen ben artık "aptal yerine konulduğumuzu" düşünmeye başladım...
Sezen Aksu'nun güzel bir şarkısı var; "Kavaklar..." Nakaratında "Aaaah kavaklar, aaaah kavaklar...
Acı düştü peşime... Aaaah kavaklar, aaaah kavaklar ardımdan ıslık çalar" der... Biz İzmir'de yaşayanlar, başka kentlere "stadını bir maçlığına ödünç versene" diyen kulüplerimiz, "aaaaah statlar" diye feryat ederken, sanki arkamızdan birileri ıslık çalıyor gibi geliyor...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA