Neymiş efendim, Feyenoord 9 maçtır kendi liginde ve Avrupa'da fırtına gibi esiyormuş, yenilgi yüzü görmüyormuş.
Manchester United gibi bir dev takımı bile mağlup etmiş. Neymiş efendim, öylesine leblebi gibi goller atıyormuş ki, inanılmazmış. 26 gol atmış, sadece 3 gol yemiş. Biz de Avrupalıları pohpohlamaya bayılırız. Maç öncesi malum otoriteler F.Bahçe'yi çarmıha germişlerdi bile, oynamadan:
"Feyenoord'un temposuna dayanamaz, dağılır gider..." Mübarekler; peki siz Fener'i tanıyor muydunuz ? Eski Avrupa başarılarını ne çabuk unuttunuz. Biz gittik, Manchester United'ın 60 yıllık kendi sahasındaki yenilmezliğini bitirdik. Ada'dan Manchester City gibi bir ünlüyü evire çevire yendik. İtalya'dan Lazio, Hollanda'dan Ajax, Fransa'dan Marsilya bir çırpıda sayıverdiklerimiz. Ama Kanaryalar bir şov daha sergileyip, Hollandalıların "Mış mış"la gelen iddialı temsilcisini, "Fış fış" kayığına bindiriverdi.
Kahramanlar mı ? Tüm Fenerbahçeli futbolcular. Ama aralarında kaleci Volkan, geçilmez kale Kjaer, mükemmel oynayan ve kaleye giren topu bir sihirbaz çabukluğuyla çıkartan Skrtel, orta sahada basmadık yer bırakmayan ve sürekli rakiplerle boğuşarak kaptığı toplarla sezonun en iyi oyununu çıkartan Ozan Tufan, F.Bahçe'nin kuşkusuz en iyi transferi Lens (Eğer çalımlarla 40 metre götürdüğü topu gol yapsa, kesin UEFA'da haftanın oyuncusu olurdu) harika futboluyla büyüledi. Ya kara büyücü Emenike... O topu çaprazdan ters köşeye kaç kişi mıhlayabilir ki ? Van Der Wiel ilk kez bu önemli maçta, hareketleri ve çevirdiği tehlikelerle, "Beni yabana atmayın" dedi. Olağanüstü Fener'de, bu Dick Advocaat, zorunluluktan son dakikalarda oyuna soktuğu Alper'in yeteneğini acaba ne zaman keşfeder ? Sow'a bu kadar nasıl tahammül eder...Bir zafer gecesiydi. Kim lider ? Tabelaya bakalım nefes alalım.