Osmanlıspor bu sezon Avrupa Ligi'ndeki deplasmanda oynadığı Zürih maçı dışında oynadığı karşılaşmaların ilk yarılarını geride kapatmadı. Dünkü maç ile 28 maç eder. Üstelik 28 maçın 22'sinin ilk yarısında da gol yemedi. Sadece rakamlara bakarak ne kadar dirençli bir takım oldukları sonucunu çıkarabiliriz. Peki G.Saray maçlara böylesine dirençli başlayan bir takıma karşı ilk yarıda ne yaptı? Daha 25. saniyeden itibaren inanılmaz hatalarla kalesinde tehlike üstüne tehlike yaşadı. Hatta 3. dakikada Yasin ile golü bulmasına rağmen ilk 15 dakikada 5 pozisyon verdi. Üstelik bu pozisyonların hepsinde benzer hatalar yaparak beraberlik golünün geleceğini savunma kurgusundaki paylaşım bozukluğu ile gösterdi. Osmanlı'nın her ortası tehlike yarattı. Hücumun en tehlikesi Webo'ya kimse önlem almadı. Serdar oyunda kaldığı 25 dakikada Webo'yu tutamadı. Yerine Semih Kaya girdi yine değişen bir şey olmadı. Regattin'in ortasında Webo'nun vurduğu kafa esnasında yanında yükselenin Sabri olduğunu söylersek sanırım durumu anlatmış oluruz. Ve böylelikle Osmanlı bir ilk yarıyı daha geride tamamlamadı. Peki ikinci yarıda ne oldu? Aslında hiçbir değişiklik olmadı.
Galatasaray savunma hattındaki sorunu çözemeyince hücum için fazla kafa yoramadı. En tuhafı da maç boyunca Webo'yu kimse tutmadı.
Sanki dokunmak yasakmış gibi kimse rahatsız da etmedi. Webo çıktığı her topa kafa vurdu. Hatta bazı anlarda o kadar boş kaldı ki havada asılı durdu. Böylesine ilginç bir oyun anlayışında Semih'in şutuyla gelen beraberlik de şaşırtıcı oldu elbette. (Bu arada Jan Olde Riekerink yine yapacağını yaptı ve uzatmalarda Wesley Sneijder'ı kenara alıp Chedjou'yu oyuna sürdü. Bunu skoru korumak için yaptı anladık da niye maç boyunca kalesini korumak için önlem alamadı o kısmı anlamadık.)