Bir tiyatro sahnesinin, sukutu bozmayan iyi birer izleyicileri olarak, gelişen abuk-sabuk olayları, Karşıyakalı'ların tek bir'çıt!' çıkarmadan izlemelerine, hayretler içindeyim!
Sezon başından bu yana, tanık olduğumuz 'yanlışlıklar silsilesi!' o denli fazla ki, say sayabildiğin kadar! Erdal Acar, iyi bir işadamı ve aynı zamanda iyi bir futbol adamıdır, tamam... Durduk yerde bu kadar parayı vermesine de, saygı duyulmalı... O da, tamam... 'Parayı veririm, düdüğü çalarım!' demesi ve kendi istediği teknik adam ve futbolcuları doldurması, elbette anasının ak sütü kadar helal... Buna da, şapka çıkardık, tamam... Ancak; koca kulüp başkanını tanımamasından başlayarak, yaptığı küllüm transferlerinin 'kof!' çıkması ve 'Topumu aldım, ben oynamıyorum!' demesi! Dahası; üç-beş ay öncesine kadar, kulübün adresini sorsak, gösteremiyecek yeğenini başkan yapmak istemesi, kabak tadı verdi artık!
Verdi de, bakıyorum koca camia suspus... Anlı-şanlı kulübü, yerlere-göklere sığdıramayanları arıyorum, hani nerdeler? Bu güne kadar görev almış, tek bir Allah'ın kulu, tepkisini dile getirip, nasıl çıkmaz ortaya? Şuraya bakın, şampiyonluk hesaplarından başlayarak geldik, düşme-düşmeme hesaplarına(!)
Bitmedi... Şu rezalate bakın! Bunlar yetmiyormuş gibi, göz göre göre alınan cezadan sonra, 'hayaletlere!' oynanan, ızdırap dolu bir maç karşımda... Saçılan paralara bakıyorum, birde şu 'mirasyedilerin!' ortaya koydukları rezil futbola!
Dün akşam, pekişti... İki haftadır, bu kadar ünlü futbolcu topluluğuna sahip bir Karşıyaka'nın üniversitede, 'En güzel gol yeme! dersi, çok başarılı sonuçlar doğuracaktır, bana göre!!!
Elbette şu Denizlispor başarızlığına ait hazırladığımız o 'altın madalyaları!', en sorumluların boynuna takarken soracağız... Huuu! Ev sahipleri! Kendilerine 'Gerçek Karşıyakalı'lar!' diyenler... Nerdesiniz, nerde?