Sabahın erken saatleri... Koltuğuna oturduğum yeni berberim, buram buram Beşiktaşlı... Az biraz futbolla ilişkiliyiz ya, aldı sazı eline... Akhisar maçının verdiği heyecan ve hızlılıkla hem saç kesiyor, hem yorum üstüne yorum ekliyor kardeş... Kaleci Tolga'dan başlayarak, kulübede oturanlara kadar uzandık! Cüneyt Çakır'ın Fenerbahçeli'liğinden dem vurup, maçın sonucuna etki edebileceğine dair eleştirilerine nasıl yorum yapacağım ki? Çünkü makas, adamda! Kalkarken son söyleyeceğimi, söyledim. 'Ligin sonuna kadar, kimse Beşiktaş'ı mağlup e-de-mez!'Alet-edevat, kuruldum tribüne... Marşımız okunur, BJK'li taraftarlar kollarını kartal misali açarken sabahki konuşmalar, kafamı tırmalamıyor değildi hani! 'Yenilmez!' iddialarım biraz ukalalığımdan ama, başarılı bir Akhisarspor'u, elindeki üçlü mızrakla sürekli dürterek, her an anımsatıyordu o şeytan! Deneme-sınama yöntemiyle ağır-aksak başlayan görüntü, aniden değişiverdi, hiç umulmadık bir pozisyonda, Gomez ile öne geçirverdi Beşiktaş... Ancak; hep söylediğim bir gerçek, BJK'nin göbeği dikiş tutmadı bir türlü... Nitekim, keskel alaka bir pozisyonda Alexis, penaltıya uzatıverdi elini(!) Al sana beraberlik! Soyunma odasında yapılan fırçalar sonucu, Olcay'ın golüne tanık olduk, hemen ikinci bölümün başında... Beşiktaş, yine 'tesbih böceği!' misali oyunu rolantiye alma düşüncesini sürdürünce Rodallega, yapıştırıverdi ikinci şaplağı suratının tam ortasına(!) 'Peh, peh, peeeeh(!) 'Beraberlik' hesaplarına giren! Sosa'ya, doksan dakika sabır gösteren! Q7'yi, ısrarla ortalarda gezindiren! Gökhan Töre'ye kulübede, onca saat pantolon eskiten Şenol Güneş'in, direk burnuna çakıverdi Rodallega(!) Akhisar'ın bomboş kaleye giden topun direkten dönmesi... Akabinde Cenk Tosun'un beraberliği yakalamasıyla bilsin, direkten dönmüştür Beşiktaşlı Hoca(!)