Düdük ha öttü, ha ötecek... Şenol Hoca için; 'Nihayet, en sonunda Talisca'yı oynatıyor!' diyor, yan masadaki gençler... Galatasaray maçı başlama kurgusuna ilişkin, yanlış vurgulamalarına sitem yaptıkları kesin... Çünkü; aynı cümleleri fazlasıyla dile getirdim o karşılaşma öncesinde...
Hatta Aboubakar ile başlamamasındaki, hatasını da! Bu fazla acımasızlığı ortadan kaldırmak adına, Gökhan Gönül'cü olmama rağmen, başta Beck ile yaptığı oyun kurgusu en idealiydi, benim istatistiklerime göre... Altını çizmeliyim...
Başka bir konu... Araya sıkışırtırmalıyım ki, içimde kalmasın... Önünde böyle bol malzeme olan bir Şenol Güneş'in, karşılaşma öncesi bir açıklaması var ki, akıllara zarar! 'Dinamo Kiev'in, geçen maçta yaptığı hataları tekrarlamasını diliyorum! diyor, bizim meda-ı iftarımız hocamız! Bu 'kıypıttırma' yakışmadı, hiç de yakıştıramadım kendisine... Nerede kalıyor, oyuncularına sabahlara kadar anlattığı 'özgüven?' Nitekim, o Talisca'nın başrol oyunculuğunu üstlendiği pozisyon sonrası kazanılan serbest vuruşu, Quaresma'nın frikik golü ile yakaladı Kartallar... Sevgili hocanın ilk yarı boyu kulübeden çıkmamasının da ana nedeni de, sanırım oyun alanına çıkardığı 'en' doğru takım tertibinden olduğundandır, (Bedenin Dili kitabından edindiğim bilgilerle, vardığım sonuçtur) bu yorumum....
Bu hızlılıkta 'Talisca' denilen vatandaşa bir kelam etmeli... Tipi bir orta alan oyuncusuna uygun gözükmese de, kimsenin düşünemediği veya hayal bile edemediği hamleleleri gerçekleştiriyor. 'Takımdaşları, bu genç adama ne zaman ki uyum sağlar, inanın Beşiktaş kanatlanır uçar,' diyordum..
Galibiyeti kesin görerek, kafamı böyle ince işlerle oyalarken, adamlar golü yapıştırınca, etrafımda gelişen haykırmalarla kulaklarımın çınlamasını anlatamam!
Ancak... Kaleci Tolga meselesini deşmeli...
Hani, her topa müdahale ettiğinde, tepki gösterilen! Hiç hatası olmadığı halde, yediği gol için tepki gören o Tolga olmasaydı,'Şenol' diye bir adamın adı anılmazdı, bu sabah(!) Biline ki; Tolgacıyım..