Türkiye'nin en güçlü kadrosuna sahip ve futbol topunu en iyi okşayan- seven takımı Beşiktaş bi tarafta... Lige tutunmaya çalışan ve 'hemşehrim' dediğim Akhisar, bi tarafta... Biri; sergilediği oyunuyla, 'şampiyonluğu!' hakediyor gözükürken diğeri, hemşehrim olan, lige tutunma çabasında...
Biri; Cenk Tosun, Abuobakar gibi 'son model' oyunculara sahipken bizimkiler, Rodregella gibi bir golcüyü gönderirken, yerine eş model bir forveti monte edemediler, ne yazık ki!
Anlayacağınız, kendi içimde, kimin kazanması, kimin kaybetmesiyle ilişkin gel-gitler köpürürken, 'Q-7,' denilen sihirbazın ortasını, gole çeviriyordu Cenk... O an, duygusal tarafımı sorguluyorum, 'tık' yok!
'Adalet' tarafıma sorgu yöneltiyorum, ucu açık izin veriyor. Ve Akhisar'ımı dilime dolamayı bırakıyor, geçiyorum Beşiktaş'a...
MAESTRO QUARESMA
Ben, belki biraz geri kafalı olduğum için (yaşlı diyeyim!'), bu yorumcuların maç önceleri, sistemlere dair söylemleri, bana hep aldatıcı geliyor her nedense... Yahu arkadaş!
İkinci golü atan ve elinde takımını rahatlatan Talisca gibi yaratıcı bir adamın varsa eğer, ortada rakibin ne sistemi, ne taktiği, ne markaj gücü kalır. Öyle mi? Geçtim...
Dün akşamın 'maestrosu!', topla alay eden bir Q-7' in varsa, antrenmalara filan gerek yok, psikolojik destek ver, yeter birader...
Beşiktaş'ın, daha doğrusu Şenol Güneş'in, zorlandığı konuda burada...
DEMOKLES'İN ADALETİ
Üç günde maç oynandığı böyle yeteneklerin arasında, o Demokles'in adaletini dağıtması gerekiyor. Kendini, oynanan oyuna kaptırmadan, kenarda oturttuğu yeteneklerin ağzına birer parmak bal çalması, bana göre en doğrusu... Ancak; 'bu hamlelerinde hoca, tam gecikiyor!' diyordum. Ne sabırsızım!
Adam, sonuçta galip... İçimdeki ufak kızgınlıklların beynimi durmadan, kaşımasına, sağolsun Atınç'ın golü engelliyor ve Şenol Hoca'nın haklı hamleleri karşısında, eğiyorum başımı.... Kıldan ince...