Konyaspor maçının bitiş düdüğüyle Bornova Stadı'ndan ayrılırken yüzlerinden mutluluk akan Göztepeli taraftarlar gibi ben de büyük bir iç huzuru yaşıyordum. Göztepe şimdiye dek göremediğimiz şekilde iyi futbol sergileyerek bizi umutlandırdı, gelecek için ışık verdi. İnanılmaz sayıda gol pozisyonu yarattılar, Serkan kalesinde devleşmese skor tarihi fark olabilirdi. Öncelikle hepsinde başarmaya azmetmişliğin hırsı ve arzusu vardı. Başakşehir bu Mossoro'yu, bu Soner'i nasıl bırakmış hayret. Sanki yıllardır sarı-kırmızılı formayı giymişçesine rahatlar ve yararlılar. Oysa bu kadar kısa bir zamanda adaptasyon zordur. Napoleoni de zaman geçtikçe bu takıma ısınacaktır.
EKSİK OYNAMAYI DERT ETMEDİ
İkinci devre takım Poko'nun atılmasıyla 10 kişi kaldı ama sanki eksilmiş gibi görünmedi, kazanmak azmini 90 dakikaya yaymasını bildi. Poko'yu kırmızı kart gördüğü için fazla eleştirmeyelim, çünkü bu takımın görünmez kahramanı. Futbolda top kazanmak için böyle umulmadık hareketler yapılabiliyor. Geçen sezon kaçırdığı gollerle eleştirdiğimiz Jerome bile sakatlığına rağmen oyundan çıkana dek hayli etkiliydi, Soner'e verdiği gollük kafa pası verdiği randımanın bir parçasıydı. Sanırım bundan sonraki haftalarda daha iyi oynayacaktır.
Genç Alpaslan'a hayran kaldım. Herkesin daha önce kaçırılan penaltılar nedeniyle atmaktan çekindiği penaltıyı cesaretle sorumluluk alıp gole çevirmesi ve sergilediği futbol alkışlanır. Göztepe bundan sonraki maçlarda da bu hırsını ve kazanma azmini gösterirse ligde büyükler dahil yenemeyeceği takım yoktur, en azından yenilmez.
Göztepeli taraftarlar yine tüm Türkiye'ye "Bir takım galibiyete nasıl itilebilir"in şovunu yaptı. Böylesine güzellikler arasına küçük bir eleştiriyi de yararı olur diye yazayım.
Kanat ataklarda ortaları kalecinin üzerine değil, ceza alanı üzerine ve arkadaş seçerek yapmak gerekir. Aksi halde Konyaspor kalecisi Serkan gibi kahraman yaratırız.