Sivasspor son derece talihsiz bir sezon yaşıyor. İyi takım ama pekçok maçı, şanssızlıktan, beceriksizlikten kaybettiler, ligde kurtuluş mücadelesi veriyorlar. Ama bu yolda şans da lazım. Dünkü Akhisar maçı...
Galibiyeti hakettiler, üstün oynadılar, kazanıyorlardı da. Uzatmalar oynanıyordu, 1-0 öndeydiler. Akhisarlı Bruno'nun vuramadığı top geri pas gibi Sivas'ın Litvanya'lı kalecisi Setkus'a doğru yuvarlana yuvarlana gidiyordu. Herkes tutmasını beklerken, Setkus inanılmaz biçimde topu altından ağlara kaçırdı, takımını yaktı. Yazık oldu, Sivasspor bu kaybettiği iki puanla düşerse vur başını taşlara. Böyle talihsiz olaylar futbolun cilvesi işte. Akhisar'a fikstür, ligi 5.sırada bitirip Avrupa Kupaları'nda katılma yolunda büyük avantajla yeşil-ışık yakıyordu. Sivasspor'u yenseydi 47 puan yapacak, içerde Kayseri ve G.Saray'la, son maçta Ankara'da Osmanlıspor'la oynayacaktı. Yani 4 maçta 10 puanla 54 puana bile ulaşılabilirdi. Ama o Bursaspor'u ezerek yenen, Beşiktaş'ı tek puana şükrettiren Akigolar'dan eser yoktu.
Elbette futbolda yenilgi de var ama o bizim futbolu güzelleştiren, pozisyon zengini yeşilsiyahlıları tanıyamadık. Orta sahada Custodio- Sami-Enguemo üçlüsü ikili mücadaleleri kaybedip, Rodallega'ya top atamazken, sadece F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş'ın değil, Avrupa Takımlarının astronomik tekliflerle almaya çalıştığı Kolombiyalı golcü dünkü futboluyla hayal kırıklığı yarattı. İlk 45 dakikada ayağına top değmedi. Cihat Arslan uyuyan takımını uyandırmak için elinden ne gelirse yaptı. Sahada gezinen Vaz Te'yi çıkarıp Soner'i aldı, Rodallega'yı hücumda önce Grbiç, daha sonra Bruno ile ikiledi ama sonuç alamadı. Böylesine kötü günde tombaladan çıkan tek puana şükretmek gerekir.