Futbolda umudu çoğaltmak uğruna alınan iyi sonuçların hemen ardından gelen yenilgiler ağır bedeller ödenmesine neden olabiliyor. Bucaspor'un, dün kendi sahasında aldığı Antalyaspor yenilgisi, final niteliğindeki bir 90 dakikayı kaybetmek anlamına geliyordu. Bu sonuç lig bitimine 9 hafta kala Fırtına'nın ligden düşme riskini biraz daha arttırdı. Ne var ki matematiksel olarak herşey bitmiş değil!..
Arenada maçtan önce umut dolu idik. Bir hafta önce Adanaspor'u deplasmanda yenen ve umut dağıtan sarı-lacivertlilerden, Antalyaspor önünde de aynı başarıyı bekliyorduk. Böyle bir bekleyiş ve heyecanla maçtaydık. Sahadaki onbir idealdi. Teknik patron Mustafa Bahadır, zorlu rakip önüne Erkan haricindeki takımını çıkarmıştı. Güzel futbolla galibiyet bekliyorduk. Biz'de olduğu kadar tribündeki taraftarlarda aynı duygular ve beklentiler içindeydi.
Ancaaaak. Sahada gezinen, ne yaptığını bilmeyen, disiplinsiz ve heyecansız bir onbirle karşılaştık... Sanki ligi bitirmişler, düşme potasından uzaklaşmışlar al gülüm ver gülüm havasındaydılar. İşte Arena'daki maç dün itibariyle Bucaspor için tam bir rezaletti. Boş bakışlarla, içi boş bir takım izliyorduk farkında olmadan. Farkındalık yaratacak bir gücün olmazsa yapılacak bir şey de olmuyor. İşte dün ev sahibi takım için yapılacak bir şey yoktu. Heyecansızlığın had safhaya ulaştığı Fırtına, ne yazık ki haklı bir yenilgi aldı. Bu kötü gidiş, çöküş nasıl durduralacak bir bilen var mı?. Bir de "Bucaspor nasıl kurtulur ?" diye sormak daha anlam taşıyor bence...