PTT Birinci Lig'de her takımın en az 4 yabancısı var. Afrika'dan tutun, Okyanusya'ya kadar ülkelerden seçilip getirilmişler. Biri hariç, Altınordu... Başkan Seyit Mehmet Özkan, "Ben Türk çocuklarıyla başarıya nasıl yürünebileceğini herkese göstereceğim" dedi ve bu idealist tavrının ışık tuttuğu yolda hızla, alkışlanacak, gurur duyulacak başarılarla ilerliyor takımı. Dün Atatürk Stadı'nda Denizlispor'u da net skorla yenerek son 6 maçta 5 galibiyetle puan cetvelinde 5. sıraya yükseldiler. Şampiyon olurlar, olmazlar, bir başka deyişle Süper Lig'e çıkarlar yada çıkmazlar önemli değil. Ben onların gönüllerin şampiyonu olduklarına inanıyorum. Türkiye'de herkes onlara sempatiyle, takdirle bakıyor, bağrına basıyor, ne güzel. Altınordu için iklim şartlarının güzel olduğu şu sıralarda topladığı puanlar çok önemli. Çünkü zaman Altınordu'nun lehine işleyecek, kış şartlarında yaşları ilerlemiş, ununu elemiş eleğini duvara asmış futbolcuların yağmur çamurda ayakta kalamadığı zamanlar kırmızı-lacivertli gençlere gün doğacak, yeni başarılar kesinlikle gelecektir. Altınordu dün iki perdelik bir temsil koydu ortaya. İlk yarıda bizim tanıdığımız Altınordu yoktu. Pas hataları yapan, pozisyon üretemeyen bir takım vardı. Eğer Denizlispor'da Şaban iki yüzde yüz golü kaçırmasa sıkıntı yaşanabilirdi. Ama ikinci yarıda Altınordu podyumda futbol şova çıktı, gösteri yaptı. Denizlispor, iki Brezilyalı'sı Leandrinho ve Leonzinho'nun eksikliğini çok hissetti. Recep Niyaz'ın ve Alperen'in orta sahadaki etkinliğine Şaban eğer fırsatları değerlendirerek katkı yapsaydı, Horozlar İzmir'den tehlikeli bölgeden sıyrılma umutlarını artıracak puanla dönebilirdi. Teknik Direktör Mehmet Altıparmak artık bir durum değerlendirmesi yapmalı. Altıparmak'ın, Genkov'u niye kenarda oturttuğunu anlayamadık. Yazık. Denizli gibi futbola uzun yıllar damga vurmuş, başarılar elde etmiş kentin takımının dibe çakılması koca Denizli kentinin ayıbıdır. Geç kalınmadan