Son sekiz gün.
Geçen cumartesi gününden, düne kadar. Üç maç.
Arka arkaya. Ve kayıp 8 puan. Altay'ın kötü kaderi. Bu kayıp 8 puan hanene yazılmış olsa, sen bak en yakın rakibin ile arandaki puan farkına. Olmadı mı olmuyor kardeşim. Takımın başında iyi bir teknik adam yok, yardımcılarla ve devşirmelerle olmaz. Sayın başkan Özgür Ekmekçioğlu, bir an önce bu sorunu çöz, yoksa bu gidişin sonu kötü...
Kaleci sorunlu. Takımda iki sol ayaklı bek var. Geri dörtlü perişan. Orta sahada iki ön libero yanyana, ileri üçlü ne yapsın? İlk yarı biterken kalende iki gol görmüşsün. İkinci yarı başlıyor. Yedek kulübesindeki teknik patronlar, önce İbrahim Akın'ı oyuna sürüyor.
İlk yarıdaki soğuk duşun ardından hava biraz ısınır gibi oldu. 48'de Furkan soldan akıyor, çeviriyor ve Hüsamettin altı pasta topa dokunuyor gooolll. Bahar geliyor adeta stada.
Yüksek tempolu bir Altay. Müthiş basıyor.
Konuk takımı bunaltıyor. "Bu çocuklar bu maçı döndürür" diyoruz. Keşke demez olsaydık. Konuk takımdan uzak mesafeden öylesine bir şut geliyor, kalesinde Süleyman saçmalıyor. Ve Van skoru 3'leyip farkı yine ikiye çıkarıyor. Birden yine buz kesiyor hava. Olmazlar oluyor. Altay'ın yedek kulübesindeki bilenler, Halil'i ve arkasından Serhat'ı oyuna sürüyor. Kardeşim şimdi size soruyorum? Bu Serhat'ı neden ilk onbirde oynatmadınız. Serhat ile takım coşuyor, 87'de Murat Uluç ikinci golü atıyor. Ancaaak. Bu kez'de zaman elvermiyor.
Sonuç'ta Altay mağlup. Hadi Başkan Ekmekçioğlu, bir an evvel bul şu teknik direktörü. Taraftar sabırsız...