Öncelikle...Terörü şiddetle ve nefretle lanetliyorum... Şehit düşen emniyet mensuplarına ve vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralananlara da acil şifalar dileyerek yazıma başlamak istiyorum. 1-1 berabere biten bir karşılaşmada ancak bu kadar gol pozisyonu olabilir. Kaçanlara da şaşırdığımızı söylemeden edemeyeceğim. Doğanlar Stadı'ndaki karşılaşmada sanki futbol değil bir tenis karşılaşması izliyor gibiydik. Galibiyetten başka hedefi olmayan iki Ege takımı da açık futbolu tercih edince baş döndüren mücadele izledik. Bir Altınordu gol kaçırıyordu, bir Manisaspor. Açık söyleyelim, bu maçta ikisinden biri mağlup olsaydı üzülürdüm.
Altınordu saç baş yoldurdu
Üç haftadır yenilmeyen Manisa alttan 3. sıraya çıkarak lige daha rahat bakma, umutlanma imkanına kavuştu. Altınordu ise yine play-off potasının uzağında kalmadı. Başlarda Altınordu bastırdı, hele ilk 30 dakika içersinde Fatin, Erdoğan ve Umut'un net gol pozisyonlarını değerlendirememeleri saç baş yoldurmuştu. Manisaspor'un inanılmaz hatasıyla daha 15. saniyede öne geçebilirdi ama direğe çarpan top çizgiyi geçti, hakemleri geçemedi, Altınordu'nun golünü yediler. Ardından Erdoğan, kaçırmaktan ziyade atması daha kolay bir pozisyonu değerlendiremedi.
Manisaspor'a huzur gerek
İkinci yarıda Manisaspor birkaç kez ayağına gelen galibiyet fırsatını tepti. Bakaki, bomboş durumda kaleci Eser'le burun buruna toplara iyi vurabilse Tarzanlar'ın İzmir'den 3 puanla dönmesi işten bile değildi. Ve bir açık gerçek, iki takımın da golcü konusunda yaşadığı sıkıntıydı. Manisa'nın Sait Karafırtınalar gibi bu ligi iyi bilen, futbolcuları yakından tanıyan (Çünkü TFF Birinci Ligde 60-70 futbolcu sürekli takım değiştiriyor, özellikleri biliniyor) bir teknik direktörle çalışmanın avantajını kullanarak ligde kalacaktır. Yeter ki siyah-beyazlı camiaya huzur gelsin, çalkantılara artık bir son verilsin. Altınordu'da son haftalarda gözle görülen çöküşü de belirtmek görevimiz.