Altınordulu gençler Eskişehir'de tam bir Arena'ya çıktılar. Hayatlarında ilk kez 25 bin seyirci önünde oynayacaklardı.
Öyle bir seyirci kitlesi ki ölüyü bile oynatır. Ya kimlere karşı puan mücadelesi yapacaklardı? Hem de kimlere karşı...
Türk Futbolunun yıldızlarına, yabancıların kaşarlanmışlarına.. Şeytanlar'dan belki de 20 misli bütçeli Es-Es'ler.. Kalede Boffin, Akaminko, orta sahada Uğur İnceman, Hürriyet ile Erkan Zengin, hücumda da Ofoedo ve de Brezilyalı Bruno Mezenga. Kadroda daha Semih Şentürk var rezerv. A.Ordu'lu gençlerde Semih'in (A) Milli Takımımızda golleriyle kahramanlaştığı maçlardaki posterlerini evlerinde saklayanlar bile vardı. Ev sahibi, topuyla, tüfeğiyle, "Ne olursa olsun Süper Lige döneyim" derken, Altınordu'nun felsefesi başka:"Yabancıya para vermem.
Türk gençleriyle Türk Futboluna hizmet hedefindeyim..." Böyle bir atmosferde Altınordulu gençler yine de çok iyi mücadele ettiler, ellerinden gelenin iyisini yaptılar.
Eskişehir seyircisini susturduğu anlar oldu. 13. dakikada Erdoğan topa iyi vurabilseydi kırmızı-lacivertliler 1-0 öne geçebilir, ünlü rakibine şok yaşatabilirdi.
Daha sonra bir penaltıyla yenik duruma düştü Altınordu. Yusuf Abdioğlu'nun Hürriyet'e yaptığı harekete penaltı verilir mi verilmez mi tartışılır. İlker Coşkun'un da işine geldi penaltıyı verip rahatlamak.
Aynı hareket Eskişehirspor aleyhine olsaydı verebilir miydi? Hiç sanmam. Nitekim ikinci yarıda ceza alanında topla voleybolcu gibi oynayan Akaminko'ya penaltıyı veremedi. Altınordu ikinci yarıda bir 20 dakika Eskişehirspor'un yüreğini ağzına getirdi ama tecrübesizlik gol atmasını engelledi. Sonra Bruno Mezenga'nın attığı gol Eskişehirspor'u rahatlattı. Yine de altyapıdan Seyit, Alican ve Fatih gibi 3 yepyeni genci bu maçta cesaretle sahaya sürerek deneyim kazandırmak ne kadar güzel bir olay. Hem yönetimi hem de teknik direktör Hüseyin Eroğlu'nu kutlayalım.
Şeytanların hedef maçı değildi Eskişehirspor deplasmanı. Ama Giresunspor deplasmanıyla başlayarak play-off hedefine yürümeye çalışacaklarına inanıyorum.