Bediha Demirbaş, Büşra Gümüş ve Sevilay Aslaner... İzmir'in 112 kadın şoförleri. Yeri geliyor, hayatlarını hiçe sayarak başkalarının hayatlarını kurtarıyor. Kimi zaman kendileri kaza yapıyor ama sizi güvenli bir şekilde hastaneye ulaştırıyorlar. Trafikteki erkek şoförlerin meraklı bakışları altında kimi zaman o koca ambulansla daracık sokaklara giriyor, kimi zaman da yaralıyı hastaneye ulaştırmak için hız limitlerini zorluyorlar. Ambulansta evlerinden daha çok vakit geçiriyorlar. Hayatlarının büyük bir kısmı 112 istasyonlarında ve yollarda geçiyor.
İşte o şoförlerden biri olan 2 çocuk annesi Bediha Demirbaş... Demirbaş, 8.5 yıldır 112 Ambulans şoförü. Karşılaşmadığı olay kalmamış.
Bir yandan çocuklarına da vakit ayırmayı başaran Demirbaş, "İnsanlar unutmasın ki, biz her vakaya gittiğimizde 'Size gelirken, ailemize gelir gibi geliyoruz' diyoruz. Kendi hayatımızı riske atarak geliyoruz. O yüzden en ufak gecikmede bize kızmayın" diyor.
Annelik içgüdüsü
Evli ve 2 çocuk annesisiniz. İçinizde bir annelik içgüdüsü var. İşinizi yaparken yaşadıklarınız sizi duygusal olarak nasıl etkiliyor?
Bediha Demirbaş: Bu mesleği yaparken en büyük avantajım eşimin de 112 sağlık personeli olması. Farklı günlerde çalıştığımız için çocuklarımıza bakma olasılığımız artıyor. Özellikle çocuk vakalarında ister istemez, onu hastaneye bırakıp ambulansa oturduğumuzda duygusal anlar yaşıyoruz. Annelik içgüdüsü bu. Onlarca yıl bu mesleği yapsam bile annelik içgüdülerim, duygularım hiçbir zaman kapanmayacak.
Her mesleğin zorluğu vardır. Ancak siz insan hayatı kurtarıyorsunuz. Zamana karşı yarışıyorsunuz. Bu meslekte kadın olarak yaşadığınız zorluklar nelerdir?
Bediha Demirbaş: Geneli için söylemiyorum ama bazı erkek sürücülerden "Sen yapamazsın", "Neden oradasın?" diyenler oluyor. Ama bu çok küçük bir oran. Genelde alkışlıyorlar.
Hiç unutamadığı an
Mesleğinizde bir kadın olarak hiç aklınızdan çıkmayan, gözlerinizi kapattığınızda dahi gözünüzün önünden gitmeyen bir anınız var mı?
Bediha Demirbaş: Bir gün psikopat bir hastaya gitmiştik. Babası oğlu yüzünden kendi bileklerini kesmişti.
Ben olayın meydana geldiği evin olduğu sokağa ambulansı sokamadım. Çok dar bir sokaktı. Önce vakaya bakalım daha sonra gireriz diye düşündüm. Ben 'Arkadaşlar ne yapıyor, sokağa girebilir miyiz' diye sokağa bakmaya giderken karşıdan hışımla birinin geldiğini gördüm. Yumruk tam gözümün önündeydi. Allah'tan vurmadı. Sonra devam ettim, çıktım sokaktan. Ardından 112 Komuta Merkezi'ni bilgilendirdim. Arkadaşlarım tehdit altında diye düşündüm. Çünkü, o kişi aynı hışımla eve girdi ve içeride bağırışlar duyuldu. Direkt ambulansı onların beni bulabilecekleri sokağın çıkışına yerleştirdim. Arkadaşlarım vakaya gerekli müdahaleyi yapsın sonra kaçalım diye düşündüm. Ancak o kişi bana vermiş olduğu tepkiyi içeride vermemiş. Ben kadın sürücü olduğum için bana o tepkiyi göstermiş.
'Ailemize gider gibi gidiyoruz'
Size olay yerine geç gittiğiniz yönünde tepki geldiğinde ne yapıyorsunuz?
Bediha Demirbaş: Ben her vakaya gittiğimde eğer tepki geliyorsa tek söylediğim şey şu: Gerçekten size gelirken kendi ailemize gelir gibi geliyoruz.
Kendi hayatımızı riske atarak geliyoruz. Yeri geliyor kaza yapıyoruz. Emin olun en kısa sürede ulaşmaya çalıştık buraya. Bazen yollar müsait olmayabiliyor. Yol vermeyenler de oluyor. Ambulansın giremeyeceği dar sokaklar olabiliyor. İnsanlar sadece bunları düşünsün
HER YERDE SİREN SESİ
112 istasyonları aynı zamanda sizin eviniz. Çünkü hayatınızın büyük kısmı burada geçiyor. Burada yaşam nasıl geçiyor?
- Acil Tıp Teknisyeni Sevilay Aslaner: Ekip olduğumuz için herşeyi birlikte yapıyoruz. Yemek yapmaktan uyumaya kadar herşeyi birlikte yapıyoruz. Yaşamımız istasyon ve ambulansta geçiyor. Meslekle ilgili beni çok yoran şey siren sesi. Siren sesi duyduğumda artık başım ağrıyor.
Eve gittiğimizde bazen durduk yere siren sesi duyduğumuz oluyor.
Ulaşma süresini gösteriyoruz
Genelde vatandaşlar ambulansın geç geldiğinden dert yanar. Siz buna katılıyor musunuz?
Bediha Demirbaş: Ulaşma sürelerimize bakıyorum en fazla 10 dakika. O da bölgemizin dışına çıkarsak 10 dakika.
Kendi bölgemizde 5 dakika sürüyor ulaşma süremiz. İnsanlar geç kaldığımızı düşünüyor ama aksine tam vaktinde ulaşıyoruz olay yerine. İnsanlar üzüntüleri, stresleri olduğu zaman 5 dakika onlara çok uzun süreymiş gibi gelebiliyor. Çünkü, aynı şeyi kendimiz de yaşayabiliriz.
O yüzden anlayabiliyorum onların duygularını. Normal karşılıyoruz onları da. Artık ulaşma sürelerimizi gösteriyoruz. Süreleri gösterince bize hak veriyorlar.
TANSU EDİP GÖKBUDAK