• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Daha çok mucize daha az tarih BİRKAN YÜKSEL

Daha çok mucize daha az tarih

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12.11.2016, 00:00

İran sinemasının önemli yönetmenlerinden Majid Majidi'nin 'Hz. Muhammed / Allah'ın Elçisi' filmini başlıktaki gibi özetlemek mümkün. Mustafa Akkad'ın unutulmaz 'Çağrı'sı da iyi bir kıyas imkanı sunuyor bu bağlamda. Film ülkemizde, sinematogrofiden çok, İslam inancı ve Hanefi mezhebine uygunluğu, 'tarihi gerçekliğe' aykırı unsurları, Peygamber'in az da olsa ete kemiğe büründürülüşü, bazı İslam figürlerinin önemsizleştirilip kimilerinin öne çıkarılışı bağlamında hararetle tartışıldı.
Genellikle 'Sünni' dünyadan ve bu başlıklara doğal olarak daha hakim olan muhafazakar kalemlerden de geçer not alamadı. Şii bir yönetmenin, Şii bir bakış açısına sahip olmasını doğal bulduğumu ekleyebilirim ancak.

ŞiiRSEL GERÇEKÇiLiK

Bu tartışmaların en olumsuz sonucu, 'Çağrı'dan sonra yapılmış en iyi Peygamber anlatısının hakkını yeterince vermemek oldu. Çünkü karşımızda, gerçekten iyi bir film var. İran'ın ünlü sinema akımı 'şiirsel gerçekçilik' tabiat ve çocuk sembolizmine yaslanır. Başyapıtı 'Cennetin Çocukları' ile bu akımın en güçlü örneklerinden birini veren Majidi, son filminde peygamberin çocukluğuna odaklanıyor ve akımın genel eğilimlerine çok uygun bir öyküye çeviriyor kamerasını. İnsanların, bilhassa ezilmiş ve ötelenmişlerin umudu, kainatı ve doğayı mucizelere bezeyen eşsiz bir görsellikle sunuluyor.
Hz. Muhammed filmde şahıs olarak ve evrenin çarpık düzene verdiği bir yanıt olarak iki katmanda kuruluyor. Hem bir somutluğa hem de bir şiire bir sembole kaynaklık ediyor.
Oyunculuklar, ister istemez kıyasa yöneldiğimiz 'Çağrı' filmindeki unutulmaz performansları yakalayamıyor. Ancak film bu orta düzeyi, teknik açıdan üst düzeyliği ve özenli sanat yönetimiyle dengeliyor. Şaşırtıcı ölçüde yetkin resmedilen dönemin Arap Yarımadası, günlük hayatı ve tarihi aksiyonları, birinci sınıf bir işçiliğe işaret ediyor. Kum kentinde oluşturulan plato, kusursuz bir Mekke tasvirine ve epik sinemanın olmazsa olmazı geniş kadrajlara olanak tanıyor, filmi görkemli ve unutulmaz kılıyor.

GÖRKEMLi VE iYi BiR FiLM

Özetle Majiidi, kendi sinema geleneği ile batının teknik stardartlarını bir arada kullanmayı başaran iyi bir film koyuyor ortaya. Öykünün Hollywood dini anlatılarına meyleden 'mesihyen' bir alt metin barındırdığı bir gerçek.
Ama bunun filmin değerini düşürmediğini aksine bu bir aradalığın daha keyifli bir seyre yol açtığını düşünüyorum. Yönetmenin filmi 'karikatür krizi' sonrasında planladığını ve amaçlarından birinin, önyargılardan mustarip batı dünyasına Peygamber'i tanıtmak olduğunu hatırlayalım. Batı dünyasına yakın gelecek bir anlatım biçiminin tercihinde bu tür bir niyetin de rol oynadığı kanaatindeyim. Her durumda doğu yarımkürenin, dünyadaki muadillerinden hiç bir eksiği olmayan ikinci bir 'peygamber' anlatısını ancak 40 yıl sonra ortaya koyabildiğini unutmamak gerekiyor.
İslam coğrafyasının, filmde eksik yakalamak, eleştirmek yahut yasaklamaktan önce, bu gerçeği hararetle tartışması, kültür sanat üretimi bağlamındaki vasatlığın nedenleri üzerine kafa yorması gerekmez mi?

UNUTMAMALI

Aziz Matyas'a göre İncil / The Gospel According to St.Mathew Pier Paolo Pasolini (1964) Çağrı / The Massage / Mustapha Akkad (1976) Gülün Adı / The Name of Rose Jean Jaques Annaud (1986) Günaha Son Çağrı / The Last Temptation of Christ Martin Scorsese (1988) Hz. İsa'nın Çilesi / The Passion of the Christ / Mel Gibson (2004) Cennetin Krallığı / The Kingdom of Heaven / Ridley Scott (2005) Nuh / Noah / Darren Aronofsky (2014)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA