Robert Zemeckis'in yaşayan en önemli yönetmenlerden biri olduğunu düşünüyorum. Yalnızca 'Geleceğe Dönüş', 'Forest Gump', 'Yeni Hayat' gibi çok değerli filmlere imza attığı için değil, aynı zamanda konvansiyonel sinemanın en usta uygulayıcılarından biri olduğu için de önemli bir sinema adamı Zemeckis. Yani bir hikaye anlatmak, başı sonu belli bir öyküyü, tüm inişi, çıkışı, tüm sakinliği ve görkemiyle takip edilebilir bir finale eriştirmek.Bu yüzden olacak, henüz 33 yaşında 'Geleceğe Dönüş' gibi bir fenomene imza koyabilen, 42 yaşında 'Forest Gump' ile Oscar'a uzanan Zemeckis'in, olgunluk döneminde beklentilerin gerisinde kalışı şaşırtıcı sayılabilir. Kağıt üzerinde rüya gibi bir cast, (Brad Pitt-Marion Cotillard) üstün teknik imkanlar ve her tür potansiyeli barındıran oyuncaklı bir senaryo başlangıcına rağmen çuvallıyor Zemeckis.
SIKICILIKTA ISRAR
Zemeckis'in en beklenmedik başarısızlığı, her yerinden gerilim akması beklenen bir öyküyü (İkinci Dünya Savaşı, görev sırasında birbirine aşık olan iki casus ve eşinin ikili oynadığına ilişkin çıldırtıcı şüphelerle baş başa kalan bir İngiliz subayı) sıkıcı bir aile draması seviyesine sabitlemesi. En durağan öykülerde bile izleyiciyi kahramanla özdeşleştiren, atmosfer kurulumunda usta bir yönetmenden bahsediyoruz.
Ancak Müttefik'te deyim yerindeyse Zemeckis'in makinesi soğuk ve gereksiz uzunluktaki film boyunca da ısınmıyor.
Hikayenin temelindeki çatışma inadırıcılıktan uzak, sorular merak uyandırmıyor ve en nihayet verilen cevaplar da öyle. Alman casusu olduğundan şüphelenilen karakterin, bu denli uzun bir süreyi açık vermeden geçirmesi başlı başına bir kara delik.
Pitt ile bir aile kurana değin Cotillard hakkındaki iddiaların gündeme hiç gelmemesi ve o zamana kadar birden çok müttefik operasyonunda ön saflarda yer almasına rağmen hiç bir sorun yaşamaması kurgusuna inanmamız bekleniyor.
'TYLER DURDEN' NEREDE?
Zemeckis'in filmi, penaltıdan önce kaleciye topu hangi köşeye atacağını gösteren kibirli forvetlerin halini andırıyor. Top gerçekten de hep gösterilen köşeye gidiyor, sorun şu ki izleyici açısından sahada olan biten şeylerin çok azı ilgi çekici...
Brad Pitt'i, botokslu yüzü sebebiyle mesleğini yapamaz, mimiklerini çalıştıramaz, ağlayıp gülemez halde görmek de filme dair olumsuz bir diğer dip not. İyi oyuncu olmak ve derinlikli filmlerde yer almak konusunda evvel eski bir hassasiyeti olan aktörün kendine bunu yapması gerçekten üzücü. Kırışıklar içinde, çökkün bir 'Tyler Durden', çizgisiz hasarsız bir çakma casustan bin kez yeğdir oysa.