• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
OSCAR ADAYLARI BİRKAN YÜKSEL

OSCAR ADAYLARI

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28.01.2017, 00:00

Her yıl olduğu gibi karşılanan ve karşılanmayan beklentiler söz konusu. Adaylar elbette nitelikli ve keyifli bir seyir zevki sunuyor. Adını yazarken bile içime sıkıntı yayan 'La La Land'in ne diye bu kadar köpürtüldüğünü anlamıyor ama bağımsız eğilimli 'Manchester By the Sea' ile 'Hell or Highwater'ın adaylıklarına seviniyorum. 'Arrival' yılın en iyilerindendi ve adaylığı normal. Üstelik Akademi denen heyulanın çok sevdiği dengeli ve dozunda bir drama. Öte yandan Mel Gibson'un savaş filmi 'Hacksaw Ridge' ise Trump Amerikası için iyi bir Oscar başlangıcı vaat edebilir. Her durumda yılın en kıymetli filmi 'Captain Fantastic' ile başrolünde kahraman bir Amerikan askeri olsa, 845 dalda Oscar adayı olacağı neredeyse kesin olan 'Snowden'ın dışarıda bırakılması hem üzücü hem şaşırtıcı olmaktan uzak. 'En iyi' yelpazesinde düzen karşıtı hikayelere -yine- yer yok velhasıl. O halde Bülent Ortaçgil'den bir şarkı söylemenin vaktidir. Bütün şarkılarımız, Viggo - Aragorn-Mortensen için...

NATALIE PORTMAN

Henüz 14 yaşında 'Leon'da döktürüp cümle alemi kendine hayran bıraktı. Küçük bir bedene sıkışmış yeni sürüm Meryl Streep gibiydi. 'Closer'da yaklaştığı Oscar'a, tek başına damga vurduğu 'Black Swan'da kavuştu.
Her duyguyu aynı keskinlikle içeren, çok farklı karakterleri umulmaz anlarda bile kudretle sırtlanan Portman'a, yine de en çok kırılgan portreler yakışıyor. Bu yüzden gösterimdeki 'Jackie' ile; eşi suikasta kurban giden 'first lady'nin trajik hikayesinde yani, üçüncü adaylığında ikinci büyük ödülüne çok yakın. O halde 'Tanrı kraliçe'yi korusun' sloganını dillendirmenin vaktidir. 'Padme Amidala'yı sevmeyen Sith Lordu olur zira...

TABOO

Tom Hardy'nin performansıyla devleştiği FX dizisi Taboo, ilk üç bölümüyle izleyiciden -her şeye rağmen- geçer notu almış görünüyor.
BBC'nin katkısıyla dönem draması janrını, kara film anlatılarıyla birleştiren hikaye, fantastik ve gerçekçi Kuzey Avrupa sinema geleneğinden izler taşıyor. Uzun yıllardır öldüğü sanılan tekinsiz bir adamın, babasının ölümünün ardından Britanya'ya sürpriz dönüşüyle başlayan birinci bölüm, sert ve karanlık bir başlangıçtı. Afrika'da geçen yılları boyunca; köle ticaretinden, kabile yaşamına, derin bir vicdan azabından, antik büyülerin korkutucu dünyasına savrulup durduğu anlaşılan yarı deli James Delaney'in hikayesi, yalnızca geçmişin bilinmezlikleriyle değil, vahşi kapitalizmin serpilme yıllarına denk gelen acımasız bir güç savaşını da içermesiyle had safhada ilgi çekici. Yapımcılar arasında ismi göze çarpan Ridley Scott'tan ve kağıt üzerindeki olumlu tablodan bir parça daha kusursuz bir iş beklemek, 2. ve 3. bölümün beklentilerin altında kalması sonucunu doğurdu. Ama yine de takibi sürdürecek ve Scott / Hardy demeden sözümüzü sakınmayacağız.
O halde, dizinin bir 'Westeros' resmi geçidine sahne oluşundan da hareketle, bir GOT vecizesine başvurmakta beis yok; "Ama'dan sonra gelen sözcüklerin hiç bir anlamı yoktur."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA