• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Tasarruf ve tüketim aynı zamanda artabilir mi? CAHİT SÖNMEZ

Tasarruf ve tüketim aynı zamanda artabilir mi?

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 30.09.2016, 00:00

Ekonomide kritik bir dönüm noktasına doğru geliyoruz. Her ne kadar göreceli olarak ve uzun süredir kesintisiz büyüyor olsak da ulaşılan büyüme hızı "potansiyel büyüme hızının" altında kaldığından ekonomideki çarkları yeterince çeviremiyor. Bu yüzden ekonomi yönetimi bazı önlemleri hayata geçirmeye çalışıyor.
Bir taraftan zorunlu bireysel emeklilik ile tasarrufları artırmayı amaçlarken diğer taraftan kredi kanallarını genişleterek tüketimi teşvik etmek istiyor.
Doğrudur... Sağlıklı bir ekonomide tasarrufların yatırımları karşılayacak seviyede olması gerekir.
Doğrudur... Faizlerin mümkün olduğunca aşağılara çekilerek finansman maliyetinin düşürülmesi ve böylece yatırım ve tüketimin canlandırılması gerekir.
Ancak yukarıda saydığımız unsurları bir arada artırabilmek için belli koşulların sağlanması hayati önem taşıyor. Dört ayak olmadan bir masanın monte edilememesi gibi...
Koşulların başında da reel gelirlerin yükselmesi geliyor. Dikkatinizi çekiyorum, nominal gelir değil, enflasyon arındırıldıktan sonra kalan gelir yükselmeli...

TASARRUFLAR YÜZDE 15'LERDE

Tasarruflarla başlayalım...
Bir not; tasarruflar ile yatırım yapılır.
Eğer ülkedeki tasarruflar yetersiz olursa, yatırımlar diğer ülkenin yaptığı tasarruflarla karşılanır. Yani yabancı sermaye ile. Net bir ifadeyle, tasarrufların düşük olması cari açığa neden olur.
Türkiye'nin tasarruf oranı yüzde 15,2 seviyesinde. Gelişmekte olan ülke ortalaması ise yüzde 25'lerde.
Katar yüzde 52 ile ilk sıra yer alıyor.
Singapur, Çin ve Hindistan yüzde 40'ların üzerindeler. Avrupa ülkeleri bile yüzde 20-25 aralığında tasarruf oranına sahipler, tabii Yunanistan hariç. IMF'nin tahminlerine göre önümüzdeki 5 yılda bu oran yüzde 14'lere kadar gerileyecek.
Gelelim tüketime...
Tasarruf oranının düşüklüğü gelirin neredeyse tamamının tüketime gittiğini zaten kanıtlıyor. Hane halkı başına ortalama 3 bin 43 lira harcıyormuşuz TÜİK'in verilerine göre...
Bunun yüzde 26'sı konut ve kiraya, yüzde 20,2'si de gıda ve alkolsüz içeceklere gidiyormuş. Sağlık yüzde 2, eğitim de yüzde 2,2 pay alıyormuş gelirden... Ortalamalar böyle...
Tabii gelir dağılımı eşitsizliği oranları değiştiriyor doğal olarak. En az geliri olan yüzde 20'lik grup gıdaya yüzde 30,2 pay ayırmak zorunda iken en yüksek gelirli yüzde 20'lik grup yüzde 14,6'lük pay yeterli kalıyor.
Toplam tüketimin sadece yüzde 8,7'sini en düşük grup, yüzde 38,5'ini en yüksek grup gerçekleştiriyor.

YAN ETKİLERE DİKKAT!

Son olarak kredi borçlarını hatırlayalım...
Hane halkının bugün itibarıyla 300 milyar 764 milyon lira tüketici kredisi, 95 milyar 919 lirada kredi kartı borcu var. Toplam 400 milyar lira...
Açıkça görüldüğü gibi reel gelirlerin yeterli seviyede artmaması yüzünden söz konusu faktörlerin aynı zamanda yükseltilmesi biraz zor görünüyor.
Zorunlu bireysel emeklilik kesintisi ile tasarruflar bir nebze yukarı çekilecek. Ama kalan gelir tüketime yetmeyecek. Bir de kredi ve kredi kartı kullanımı teşvik edilirse hem borçluluk oranları hem de cari açık baskı altına girecek belli bir zaman gecikmesi ile... Bir yerde yüksek büyüme oranları yakaladığımız yıllardaki resim çıkacak karşımıza.
Bir sonraki aşama ise kur ve faizlerin yeniden nabzının yükselmesi olacak. Üstelik FED'in faiz artırımı yaklaşmışken.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA