Gerek siyasi ve sosyal gerekse ekonomik açıdan iyi sayamayacağımız bir yılı geride bırakmak üzereyiz. Bu yüzden "kalan üç hafta da hızla bir geçse" demekten kendimizi ala koyamıyoruz. Trump başkanlık yarışını kazandı, İngiltere Avrupa Birliği'nden çıkma kararı verdi, İtalya Euro Bölgesi'ni sıkıntıya sokacak referandum kararı çıkardı, yüksek dış borçlar yüzünden gelişmekte olan ülke ekonomileri sıkıntıya girdiler, gelişmiş ülke merkez bankaları düşük enflasyon düşük büyüme kıskacına takıldılar bu yüzden para politikalarında manevra alanları kalmadı.
Kısa listenin ardından en sıcak olan İtalya'daki sıkıntıları detaylandıralım.
Çünkü bu gelişme dolara ve altına yukarı yönlü baskı yapabilecek güçte... İtalya'da hafta sonu anayasa değişikliği için referandum yapıldı ve sonuç "hayır" çıktı. Başbakan Matteo Renzi mağlubiyetin sorumluluğunu alarak istifa edeceğini açıkladı. Hatırlayacağınız gibi birkaç yıl öncesinde Yunanistan, İspanya ve İrlanda ile beraber ekonomik zorluk içine girmiş ve bu yüzden Euro Bölgesi'nin tamamını etkilemiş bir ülke konumunda idi. Avrupa Merkez Bankası'nın, AB'nin ve IMF'nin ortak önlemleri ve parasal destekleri ile uçurumun kenarından alınmıştı. Bugünlerde bankacılık sektöründe ufak çaplı bir kriz yaşıyor İtalya... Bir de buna siyasi kriz eklendi.
DOMİNO ETKİSİ
Tabii ki bu gelişmeler sadece İtalya sınırları içinde kalmayacak.
Zaten kalmadı da... Hemen Euro cinsi tahvil ve diğer menkul kıymetleri olumsuz etkiliyor diğer taraftan İtalya'nın eurodan çıkma talebinin gündeme gelebileceği varsayımı ile euronun değer kaybetmesine neden oluyor.
Nitekim İtalya'daki gelişmeler sonrası Euro Dolar paritesi 1.0504 seviyesine kadar geriledi.
Aynı şekilde altının da tepki alımları ile ons fiyatı yükseldi.
Bugün Merkez Bankası 2017 yılında uygulayacağı para ve kur politikasını açıklayacak.
Çok büyük olasılıkla aynı yol haritasına devam eder. Yani "doğrudan enflasyon hedeflemesi" rejimi ve "dalgalı kur rejimi" önümüzdeki yılda da geçerli olacak. Ancak, Başkan Murat Çetinkaya'nın vereceği mesajlar ilgi çekebilir.
Örneğin dolar kurunun seyrine yönelik beklentileri ve artan kur baskısı sonucu hangi önlemlere başvurulabileceği ve bazı projeksiyonları ipucu olacaktır piyasa aktörleri açısından...
Detaylı irdelemesini bir sonraki yazımda yapacağım.
SÜRPRİZ OLABİLİR Mİ?
Gelecek hafta ise FED'in son toplantısı var. 25 baz puanlık faiz artırım kararı ağır basıyor şimdilik. Ancak, Avrupa coğrafyasındaki gelişmeler, Çin'in ulusal parası Yuanı devalüe etmesi ve gelişmekte olan ülkelerin dış borç geri ödeme zorlukları gibi unsurlar az bir olasılıkla FED'e sürpriz yaptırabilir mi? Haftaya göreceğiz...
Gelelim teknik analizin kurlarla ilgili söylediklerine...
Öncesinde küçük bir not; kur ve enerji fiyatlarının yükselmesinin enflasyon üzerindeki etkileri hissedilmeye başladı.
Üretici Fiyat Endeksi uzun aradan sonra yüzde 6,41'lere geldi. Doların 3,50 seviyesinde kalması ilk direnç noktası olarak 3.5480 ve sonrasında 3.5615'leri gösteriyor. 3,4970- 3,4650 düzeyleri destek noktaları, eğer geri çekilme olursa...
Euro'da ise 3.7650-3.7910 direnç, 3.7350-3.7120 destek seviyeleri... Euro dolar paritesi daha ilginç noktaları işaret ediyor.
Dirençler 1.0610-1.0640, destekler 1.0540-1.0510'lar...
Umarız kalan üç haftada döviz piyasalarının ateşi düşer ve gelişmekte olan ülkeler bir nebze rahat nefes alabilirler.