Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı ekonomik ve siyasi gelişmelerin yarattığı belirsizlikler ve buna bağlı olarak değişen risk algıları piyasalardaki oynaklığı aşırı derecede yükseltiyor. Yani her enstrümanda dalga boyları belirgin bir şekilde arttı. Bu yüzden kayıplar da kazançlar da kayda değer seviyelere ulaşıyor. Aslına bakarsanız uzun dönem trendi tüm piyasalar için pek değişmedi.
Bunu bilen uyanık spekülatörler kısa günün karı peşinde koşmaktan vazgeçmiyorlar.
Tabi kitle psikolojisi yaratmayı ihmal etmeyerek.
Doğrudan net tespitimizi yapalım...
Çiçeği burnunda Başkan Trump'ın ne yapacağı belli değil. Nisan ayında FED'in üst düzey yöneticilerinden Tarullo görevini bırakacak. Yeni atama ile Trump'ın etkisi biraz artacak.
İç talebin canlanması ile enflasyon yukarı yönlü baskı altına girecek, büyüme hızı hafif momentum kazanacak. Bunun yanı sıra ithalata gelecek sınırlama ve yerli üretimin artması ile işsizlik oranında iyileşme söz konusu olacak. Sonuçta Komitenin faiz artırımı için dikkate aldığı koşullar uygun hale gelecek yıl içinde...
Ancak her faiz artırımı iç talebin ve yatırımların baskılanması anlamına gelecek.
Dolayısıyla Komite bu durumu ne kadar tolere edecek bilmiyoruz.
İşte tolerans marjına göre Komite tavrını belirleyecek.
Büyük olasılıkla 3 faiz artırımına tanık olacağız. Bu da doların orta vadede yukarı yönlü hareket edeceği anlamına geliyor.
BORSANIN DURUMU
Gelelim hisse senetlerine...
BIST 100 birkaç haftadır piyasa aktörlerinin tabiriyle coştu. 4 Ocak tarihindeki 76 bin 143 değerinden bu yana neredeyse soluksuz bir şekilde yükseliyor.
88 bin 839 ile zirve yaptı. Bir ayda yüzde 16,7 kazanç sağlamış.
İki temel neden sayabiliriz.
Birincisi dolar TL kuru yükseldikçe hisse senetlerinin dolar bazında ucuz kalması. Diğer bir deyişle alım için cazip hale gelmesi, ikincisi bankacılık sektörünün karlılığının yüksek olması ile banka hisse senetlerinin tüm endeksi yukarıya taşıması. Aynı dönemde BIST Bankacılık Endeksi yüzde 21 civarı yukarı gelmiş.
Teknik analiz direncin 88.700 ve 89.200'de, desteklerin ise 86.900 ve 86.400'de olduğunu gösteriyor. İşlem hacminin 4-5 milyar TL aralığında kaldığı gerçeğini de göz önünde bulundurursak yükselişin derin işlem hacmiyle gerçekleşmediğini söyleyebiliriz. Kur etkisi, bankacılığın itici gücü ve sığ işlem hacmi faktörlerinin etkisinin orta vadede zayıflayacağı tahmininden hareketle borsanın yukarıya doğru gideceği marjın pek kalmadığı sonucunu çıkarabiliriz.
PUSLU HAVA!
Altın analizimize biliyorsunuz son aylarda ağırlık veriyorum.
Dünya Altın Konseyinin iyimser bakışı ile altın fiyatlarının 1400 doların üzerinde yılı kapatacağı beklentisini paylaşmıştım sizlerle...
Şimdilik kısa vadede teknik analiz altının 1235-1245 dolarlarda dirençle karşılaşacağını, 1280-1250 dolarlarda destek bulacağını gösteriyor.
Son olarak tahvil faizlerine göz atalım...
Merkez Bankasının hem yükselen enflasyona hem de kur basıncına karşın para politikalarını sıkılaştırmak zorunda kaldığı gerçeğinin altını bir kez daha çizelim.
Enflasyona yönelik yaptığı orta vadeli öngörüleri dikkate aldığımızda gösterge tahvil faiz oranlarını tek hanelere çekmek için daha uzun bir zaman ihtiyacı olduğunu belirtmemizde fayda var.
Nasıl kurtlar puslu havayı severse, uyanık spekülatörler de belirsizliğin yoğun olduğu piyasaları severler. Çünkü iniş ve çıkışlar keskin olduğundan kazanç marjlarını tatminkar seviyede tutabilirler. Dolayısıyla kısa vadede tenis maçı seyreder gibi piyasaların bir inişine bir çıkışına bakacağız. Ama şundan eminiz ki uzun vadeli trend değişmeyecek.