• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ELİF AKTUĞ

2016 yeteneksizliğin taçlandırılması

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 27.12.2016, 00:00

Gündemin acımasızlığından fırsat kalsa da şu filmden bahsetsem diyordum. Konu itibarıyla bugün dünyada yaşanan pek çok tuhaf şeyle örtüştüğünü düşünüyorum, ayrıca 'Florence' adıyla bizde gösterime giren, orijinal adı 'Florence Foster Jenkins' olan film, bir büyük ustanın imzasını taşıyor;
Stephen Frears... Yönetmen Frears, Meryl Streep gibi dev bir oyuncuyla yola çıkarak, kariyerinin en güzel işlerinden birini kotarmış.

ANTİ KAHRAMANLAR

Uzun zamandır izlemediğim ve aslında bugüne de oyunculuğunu pek de beğenmediğim Hugh Grant da inanılmaz...
Film kısaca, dünyanın en kötü sesli opera şarkıcısının hayatını anlatmakta. Zengin, hayırsever ve sanat aşığı bir kadın olan Florence, Carnegie Hall'da sahneye çıkacak kadar güvenmektedir kendine. Kendi sesiyle defalarca filmlerinde şarkı söyleyen ve bir kez daha Oscar alırsa kimsenin şaşırmayacağı Meryl Streep; oyunculuğu öyle bir yere taşımış ki, kalakalıyorsunuz.
Gerçek olmayacak kadar iyi çünkü. İnanılmaz bir gerçek hikaye alt başlığıyla tanıtılan film, izlerken, bugün çevreleri tarafından şişirilen ve iyi olduklarına inandırılan şarkıcılar gözümün önüne geldi bir bir.

SANATA YATIRIM

Filmdeki ve daha doğrusu Florence karakterindeki fark şu; kadın sanata o kadar yatırım yapıyor ve sanatçıları maddi anlamda destekliyor ki, onu kibirli biri değil de bir melek olarak görüyor ve pohpohlamaktan kendilerini alamıyorlar. Aynı evde yaşamasalar da, karısına saygısından bir şey kaybetmeyen ve onu gönülden destekleyen koca (Hugh Grant), kimilerine göre, rahatı bozulmasın diye karısını rezil eden bir hokkabaz olarak da görülebilir.
Bana göre, hokkabaz değil. Karısına yeteneksiz olduğunu söylemiyor, söyleyemiyor ve hatta fazlasıyla destekliyor. Mutlaka izlemelisiniz, anti kahraman filmleri kaçırılmamalı.
Bugünle benzeştirdiğim nokta şu, sadece sanat alanında değil, siyaset, iş dünyası ve medya da bu şekilde başkaları tarafından (okuyucu değil asla) şakşaklanan ve iyi olduklarına inandırılan insanlarla dolu. Kuklalarla... O kuklalar o kadar çoklar ki, üstelik onların destekçisi filmdeki gibi seven bir koca değil; kocaman bir çıkar ordusu. İşin en berbat yanı, 50 yıl önce olduğu gibi bugün de dünyanın en yeteneksiz insanlarını, şarkıcı diye, oyuncu diye, iş adamı diye, politikacı diye alkışlıyoruz!
Kukla ile gerçek insanı ayırt edebilme yetilerimiz köreldi sanki...

BAŞARI, MUTLULUKTUR

İyi ses, kötü ses, çok para az para ve iktidar olma olamama meselesi değil bu!
Hayattaki en büyük başarı mutlu olabilmek.
İşin sırrı bu; bakacaksın mutlu muyum mutsuz muyum diye...
İç huzurum var mı, yüzüm gülüyor mu? Alkış varken veya yokken, aynı mıyım?
"Hayatta hiçbir şey başaramadım, çocuğum da yok, kariyerim de yerde sürünüyor" dedi bir arkadaşım 2016'yı lanetle uğurlamak üzereyken.
Başarılısın dedim, yüzün gülüyor, huzurlusun, daha ne olsun. Bırak, çevrende yalakalar olmasın; onlarsız varsan, daha ne istersin hayattan..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA