Estetik ve plastik cerrahi uzmanı Prof. Onur Erol'un düzenlediği basın toplantısında moderatör olarak görev yaptım, geçtiğimiz hafta içinde. Hocamızın dün, bugün ve yarının güzellik anlayışını anlattığı ve estetikteki kilometre taşlarından bahsettiği toplantıya iki güzel kadın da katıldı; Ebru Şallı ve Deniz Akkaya... Onur Erol'un hastası olan Şallı ve Akkaya kuşkusuz ülkenin güzel kadınlarından. Ama onları güzel yapan yeşil gözleri veya hocanın elinin değdiği hokka burunları değil. Özellikle Ebru Şallı, yıllar önce foto model/manken olarak başladığı kariyerine pilates eğitmenliği, yazarlık ve televizyon programcılığını da eklemiş bir kadın. Kendini bu denli geliştiren, basamakları çıkmaktan yorulmayan, çalışkan, hırslı kadınları seviyorum. Çok da iyi bir anne Ebru; toplantıda spor ve beslenmenin güzelliği nasıl etkilediğini anlattı.
ZEKA VE TEMİZ KALP
Deniz Akkaya, daha önce de yazmıştım, podyuma çıktığında izleyenleri nefessiz bırakan bir ışığa sahipti, çok iyi bir oyuncu olabilirdi ama o yolda ilerlemedi.
Gerçi bizim sinema için belki fazla güzeldi, belki gönlünde oyunculuk yoktu, belki yeterince hırslı değildi, bilemem. Deniz de evrensel güzellikten bahsetti ve şöyle bir örnek verdi:
"Okuduğum bir kitaptan alıntı yapacağım. Bebeklere bir deney yapmışlar, güzel insanların kucağına gittiklerini tespit etmişler. Yani, güzellik içten gelen bir özellik olsa da güzel insanlar hayata bir sıfır önde başlıyorlar"...
Hepimizin ortak kanısı, güzelliğin zeka, pozitivizm, bilgi, görgü, iyi niyet ve temiz bir kalple bütünleştiği şeklindeydi.
Neticede güzel bir kadına ya da erkeğe, yüzünün gülmediğini ve kaba olduğunu var sayarsak; ne kadar tahammül edebiliriz. Öyle insanlar var ki, bakmaya doyamazsınız ama ağzını açınca kaçıp gitmek istersiniz. Toplantının en can alıcı noktalarından biri, Onur Hoca'nın medya mensuplarına estetik operasyon geçirmiş kişilerle alakalı doğru bilgi içermeyen haber yaptıkları için sitem etmesi oldu.
BOTOKS GERÇEĞİ
Her türlü operasyonu geçirmiş birinin fotoğrafının altına "botoksu" yazmanın doğru olmadığını anlattı hoca, zira botoks sadece belli bölgelerdeki kırışıklıkları belli sürelerde açmaya yarayan bir yöntem.
Daha da önemlisi, botoks, dolgu ve cerrahi yöntemlerin, işin ehli kişilere yaptırılması gerektiğinin altının çizilmesiydi. Genç ve güzel kalmak isteyenlere Prof.
Dr. Erol'un mesajı şu oldu, güzelliği en iyi bilen kişiyi ciddiye almamız gerekir diye düşünüyorum: "Mutlaka spor yapın, beslenmenize dikkat edin, piyasada en moda diye ya da daha ucuz diye iyice araştırmadan uluslararası sertifikasyonlarını görmeden, doktoru tanımadan ve işlem yapılan kliniği tetkik etmeden hiçbir yöntemi uygulatmayın, kendinizi ruhen ve zihnen de besleyin" oldu.
Dayanamadım ve son olarak şunu sordum hocaya, kaç kadına dokundunuz bugüne kadar".
Sayısını bilmediğine emindim zira sadece İstanbul'da binlerce hastası olduğu konuşuluyor. Belli yıllardan sonra, kliniğini açtıktan sonra sadece en az on bin burun yaptığını anlattı Onur Erol.
Üstelik hiç çekinmeden kendine yaptırdığı uygulamalardan da bahsetti. Dünyada sıkı bir yöntem olarak kabul edilen, literatüre kendi imzasıyla giren 'Turkish Delight' burun estetiğini de anlatan Onur Erol, toplamda dokunduğu kadın sayısının da elli bini geçtiğini söyledi.
Muazzam rakam değil mi? Bir dünya markası Onur Hoca, keşke daha fazla toplantı yapsa...
Hatta ekranda olsa... Hatta birlikte ekranda olsak... Akıllı yapımcılara duyurulur... Yan yana şahaneydik..