Konu şuraya geldi, pat diye girdim ama uzun ve şahane bir sohbetten sonra yazmaya başlayınca, sanki siz de oradaymışsınız gibi hissettim. Zaten ikinci cümleden sonra anlayacaksınız neden ve ne diye bahsettiğimi... Meşhur et lokantasında 20 dolarlık Şili şarabı ve iki kişilik et için 2 bin lira ödeyen birinden bahsediyorduk.
Ülkede var olmakla varlıklı olmak arasına sıkışanlar, soluğu para harcayacakları en zirvedeki mekanlarda alıyor ve manasız bir şekilde, sanki hayatlarında et yememişçesine homurdanarak, varlıklarını kanıtlama çabasına giriyorlar.
Gerçekten zengin olmak ve zengin yaşamak diye bir şey var. Zengin olmak, dünya standartlarında 30 bin euroya satılan arabaya 100 bin euro vermek mi, herkes gidiyor diye bir mekanın müdavimi olmak mı? Zengin yaşamak para harcamak mı sınırsızca....
MUTSUZLAR DİYARI
Zenginliğin dışa vurumu bu şekilde görülebilir tabii, az önce sohbet ettiğim dostum, Etiler girişinde kırmızı ışıkta bekleyen birkaç arabanın 3 trilyon ettiğinden söz etti.
Abarttığını düşünelim, 1 trilyon eder 3 araba rahatlıkla, yeni parayla milyon yani...
İstanbul özellikle tutarsızlıklar diyarı, gelir dengesizliğinde değil sadece bahsettiğim.
Parası olsun olmasın, mutsuz insanların diyarı burası. Paranın varlığı kesmiyor sıkıntıyı, ne yapacağını bilememeyi....
Muhabbet asla zenginlik düşmanlığı falan değildi, parası olmayanların züğürt tesellisi de değildi. Tespitlerde bulunmaya çalışıyor, anlamak istiyorduk. Çok para sahibi olmak daha kaliteli ve huzurlu bir hayat getirmeli kişiye, oysa milyonluk arabanla aynı trafikte, aynı egzos kokusu içinde, aynı süreyi harcayarak bir yerlere gitmeye çalışıyorsun...
Nerede bu adamın zenginliği peki? Büyük şehirde yaşamak, bir didişmenin içinde olmak, uykuya vakit bulamamak demek zengin olmak. Aslında, varlıklı kişilerin çevrsindekiler iyi bir hayat yaşıyor, sıradan insanlara göre bir tık daha keyifli diyelim. İstediğini almak, istediğine sahip olabilmek şahane ama istediğin her şey herkesin arzuladığı ve elde edilebilir bir şeyse şayet?
Senin araban milyonluk bilmem ne, benimki taş çatlasa 100 bin lira, seninki 15 bine alınmış eski bir model. Aynı ışıkta beklemiyor muyuz arkadaş? Zenginlik bir miktar donanıma sahip olmak değil mi, kafa geliştirmek mesela, okumak, daha çok ve derin bilmek, müthiş bir hazineye sahip olmak değil mi?
Huzura kavuşmak, gülmek, yanındakilerden ürkmemek, çekinmemek, utanmamak, korkmamak demek zenginlik. Dünyanın en kazık etini yerken değil de evdeki çorbayı içebilmek ağız tadıyla....
Eşini sevmek, eve isteyerek gitmek, işinden zevk almak....
ZENGİN YAŞAMAK
Hayat bir gün bitiyor ya, zengin yaşamak lazım! Zenginliğin tek sebebi de para değil.
Tamam boş ceple de yaşanmıyor biliyorum....
Parayı koyacak yer bulamayan ama yüzünde bir tebessüm olmayan, kocasına şöyle bir içten öpücük konduramayan o kadar çok kadın tanıyorum ki.... Zengin mi şimdi bu kadınlar? Kolundaki çantayı kocasından çok seven kadınlar tanıdım, arabalarına karılarından daha çok zaman ayıran erkekler gördüm, birlikte tatile gitmemek için bahaneler üreten.... Kalsın o paralar onlarda, benim zenginlikten anladığım az önce attığım ve atarken gözümden yaş gelen kahkahalardı...