Türkiye, Irak'ın kuzeyinde Bölgesel Kürt Yönetimi'nin pazartesi günü yapacağı ve içine Türkmen kenti Kerkük'ü de kattığı bağımsızlık referandumuna karşı gereken uyarılarını yaptı.
Ancak, peşmerge lideri Barzani inadından vazgeçmiyor. Artık söz bitti. Türkiye, gerekirse Irak'ın kuzeyine yönelik bir askeri operasyon seçeneğini de gündemine aldı.
Bu saatten sonra Türkiye Ziya Paşa'nın "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" özdeyişinde dile getirdiği "tarifeyi" uygulamak için her an harekete geçebilir.
Bugün Milli Güvenlik Kurulu tarihi bir toplantı yapacak. Masada Irak'ın kuzeyine askeri müdahele yapılması da olacak.
TBMM de Irak'ın kuzeyine yönelik bu operasyonun önünü açacak tezkereyi görüşmek için yarın olağanüstü toplantıya çağırıldı.
Irak'ın kuzeyinde kurulacak bağımsız bir Kürt devletinin ardından küresel güçler, bölünme sırasını Türkiye'ye getirecek. Kurtuluş Savaşı'ndaki zaferimizin ardından ertelemek zorunda kaldıkları Sevr'i yeniden hayata geçirmeye çalışacaklar. O yüzden Türkiye, Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki bu iki oluşuma kesinlikle izin veremez, vermeyecek de. Türkiye, sabrı ve gücü test edilecek bir ülke değil. Barzani ateşle oynuyor. Yarın onun için çok geç olabilir.
HAİNLER TEMİZLEMELİ
İzmir polisinde 1.5 ay arayla ikinci skandal patlak verdi. 10 Ağustos'ta Alsancak Semti'nde motosikletli iki kişinin tacizine uğrayan Derya Kılıç ve Seray Gürer isimli genç kızlar, yardım istedikleri polis memuru O.Y.'den dayak yedi.
Daha bu olay hafızalarda tazeliğini korurken dün İzmir'de uyuşturucu satıcılarına yönelik yapılan operasyonda büyük bir şok yaşandı. Operasyonda bazı polislerin de gençleri zehirleyen uyuşturucu satıcılarına rüşvet karşılığı yardım edip göz yumduğu ortaya çıkarıldı. T.C, Ö.S, K.A, M.D, O.S isimli bu polisler de yapılan operasyonla gözaltına alındı.
Türkiye'de olduğu gibi İzmir'de de gençliğin en büyük baş belalarından biri uyuşturucu. Özellikle bonzai isimli uyuşturucu madde gençlerimizi esir aldı. Hal böyleyken uyuşturucu satıcılarına polisin içinden destek verildiğinin ortaya çıkması büyük bir skandal. Fedakarca görev yapan İzmir polisi, böyle çürük elmaları içinden temizlemek için özel bir çalışma yapmalı.
CHP'DE "VEFA" KRİZİ
CHP'nin gerçek emektarlarından biri olan İl eski Başkanvekili ve İl eski Sekreteri Zikri Dursun'un ölümünün ardından partide "vefasızlık" tartışması başladı. Akciğer kanseriyle mücadele eden Dursun'un bu süreçte maddi zorluklar çektiği belirtilirken yıllarca emek verdiği partisinden yeterince destek alamadığı ortaya çıktı.
CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel, isim vermeden Dursun'u emekliliğine 4 ay kala işten çıkaran Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu'nu eleştirdi.
Sertel, "Zikri bir emekçiydi, garibandı. Zikri ekonomik anlamda çok iyi durumda değildi.
Zikri'nin son dönemde başına gelen bizi gerçekten çok üzdü. Eğer siz kendi siyasi partinizin emekçilerine sahip çıkmakta bu kadar cimri, bu kadar pinti ve bu kadar karşıtlık içinde davranıyorsanız CHP'liler bir bütün bir kardeşlik bir yoldaşlık duygusu içinde olamıyorsa bu bizim en büyük kusurumuzdur" dedi.
Bu açıklamayı yapan Sertel'in milletvekili olduktan sonra Dursun'a ne kadar sahip çıktığı sorusu akıllara gelirken Dursun'un ailesi de CHP'ye sitem etti. Kardeşi Ergin Dursun, "Zikri Dursun'a yapılan vefasızlık ve adaletsizlik bundan sonra CHP içinde kimseye yapılmamasını temenni ediyoruz" dedi. İzmir'de siyasetin içinde olanlar veya CHP'li bazı belediyelerde tanıdıkları çalışanlar İzmir'de bazı CHP'li belediyelerin nasıl bir arpalık gibi kullanıldığını da mutlaka görmüş veya en azından işitmiştir. Birçok belediye, eş dost doldurulan şişkin kadrolara maaş ödemekten hizmet yapacak para bulamıyor.
Durum böyleyken partinin gerçek bir emekçisinin maddi zorluklar içinde yaşamını yitirmesi büyük ayıptır.