• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Bayrak, emin ellerde ERKİN USMAN

Bayrak, emin ellerde

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16.03.2017, 00:00

Müzikseverler, Maria Rita Epik'i çok iyi hatırlarlar.
1979 yılında "Seviyorum" şarkısıyla Eurovision'da Türkiye'yi temsile hak kazanmış, İzmir doğumlu levanten bir ailenin kızı olan Maria, Avrupa finalinin Kudüs'te yapılacağının belirlenmesinden sonra, Arap ülkeleriyle petrol krizi yaşamamamız için İsrail'e gidememişti.
Sonraki yıllarda Maria Rita Epik, sahne ve plak çalışmalarını sürdürmüş, ama hep İzmirli olduğuna vurgu yapmıştı.
Zaman içinde kendi adına bir müzik okulu açarak binlerce genci eğiten genç şarkıcının en büyük yardımcılarından biri de Cansu Kocaoğlu idi. Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu olan ve sonraki yıllarda Tan Sağtürk'ün müzik eğitim merkezinde eğitmenlik yapan Cansu Kocaoğlu, yaklaşık beş ay önce İzmir'in Üçkuyular semtinde Güvenç Birer ve Bahar Almaç'la birlikte İZMA adlı bir müzik okulu açtı. Kocaoğlu, bu okulda minik öğrencileri eğitiyor ve onlara klasik müziği sevdirmeye, aşılamaya çalışıyor.
Klasik müzik eğitiminin çok küçük yaşlarda alınması gerektiğine de işaret eden Cansu Kocaoğlu, "Çocuk, günümüzün çokça yozlaşmış müziklerini kulağına doldurmadan klasik müzikle tanıştırılmalı ve o kültürle yetiştirilmelidir. Toplumumuzun kalitesini yükseltmek, bu detayı es geçmemekle mümkündür diye düşünüyorum. Arabeskin, fantezi müziğin, aşırma müziğin adeta yozlaştırmak istediği toplumumuzu, klasik müzik kalkanı ile koruyabiliriz" diyor.
Cansu Kocaoğlu, anne babaların duyarlı davranmalarından ve çocuklarını küçük yaşta bu eğitimle tanıştırmaktan çok mutlu.
Ama bir o kadar mutluluk duyacak biri varsa, o da Maria Rita Epik. Yıllarca birlikte çalıştığı Cansu ile Maria da mutlaka gurur duyuyordur.

Dünyanın en iyi satıcısı

Kemeraltı'nın hızlı delikanlılarından Ali Rıza Akbıyık, eski ve kullanılmış arabalar satan bir dükkana satıcı olmak için müracaat etmişti. Dükkan sahibine kendisini "Ben bu semtin en yi satıcısıyım" diye tanıttı.
Yeni patronu gülümsedi.
"Bunu ispat etmek elinizde" diye tanıttı ve ekledi:
"Makul fiyatla vermek istediğim bir otomobilim var. Onu satabilirseniz sizi işe alırım." Ali Rıza Akbıyık, hemen direksiyona geçip uzaklaştı.
Üç gün sonra aynı araba ile süklüm büklüm dönerek:
"Dünyanın ikinci en iyi satıcısı olduğumu kabul ediyorum" diye itirafta bulundu.
Müdür: "Allah, Allah" dedi ve ekledi:
"Birinci, en iyi satıcı sizce kim acaba?" "Kim olacak? Size bu hurdayı, yutturmaya muvaffak olan tabii...."

30 Şubat 1930

Eğitimci Recai Şeyhoğlu'nun anıları ilginç oluyor. Okuyalım...
Melike Kaya 6. sınıfta.
Öğrenmenin açlığını yaşıyor gibi.
Bir arkadaşımla teneffüste Orhan Pamuk'un kitabını konuşuyorduk.
Melike yanında bir arkadaşı ile çıkageldi: "Öğretmenim, bugün soru yok mu?" Nöbetçi olduğum günlerde öğrencilere hep soruyordum ya!..
Soru sormalar demek nöbet dışına çıktı.
Bir soru daha...
"30 Şubat 1930'un Türkiye açısından önemi nedir?" Bunu sormuştum...
Araştırıp, ertesi gün yanıt vereceklerdi.
İki saat sonra Melike geldi.
"Öğretmenim, Şubat 30 çekmez ki...." Olsun, iki saat sonra doğruyu bulmuştu.
İş doğruya ulaşmakta.
Biz kırk yılda ulaşamamışız. İki saat ne ki?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA